Franklın, bir çocuğa bir elma vermiş. Çocuk çok sevinmiş. Bir elma daha vermiş. Çocuk daha çok sevinmiş. Bir elma daha verince; çocuk sevinçten deliye dönmüş.
Ve bir elma daha verince, çocuk dört elmayı elinde zapt edememiş, sonuncusunu düşürmüş yere… Bu sefer ağlamaya başlamış çocuk.
Hayat böyledir işte… Hayal etmediğimiz bir saadete eriştikten sonra, onun bir lokmasını dahi kaybetmek bizi perişan eder. Keyifler değildir yaşamı değerli yapan. Yaşamdır, keyif almayı değerli kılan... Umutsuzluk kör kapı insanı hem sağır hem kör yapar. Senin için doğan güneşi fark edemez hale getirir. Umutsuzluk insanı içten içe çürütür.
Hayatta dört elmaya sahip olmak için uğraşırken bir elmanın bile tadını alamadan son perde iniyor. Zaman hem dostumuz hem düşmanımız. Acıları zaman iyileştirirken güzel anların katili yine zaman oluyor.
Bugün kendiniz için bir şey yapın ve sahip olduğunuz bir elmanın tadına bakın. Kaybettiğimiz anların tekrarı olmayacak, dünya sahnesinde her oyun bir kere oynanır oyun değişmese de oyuncular aynı oyunda ikinci kez sahne alamaz.
13 Mayıs 2011
Yaka Rozeti
Belki kavga edebiliriz, küs kalabiliriz, birbirimizi üzebiliriz, mutsuz edebiliriz. Ama ne olursa olsun her gece benimle uyu.
YanıtlaSilOne Day