21 Temmuz 2012 Cumartesi

Her Soluğum Aşkı Tefsir Eder

Gemlikte güzel olan her olguyu yaşayan bir insanım, o yüzden efsane oldum yani ölümsüz. Belki de engelli olduğumdan dolayı insanların hor görmesine alışkındım, ölüm bile güzel geliyordu çünkü bu anlamını yitirmiş dünyada yaşamak istemiyordum. Ve seni son kez hayal edecektim sana son kez şiir yazacaktım ve sonra kendi ıssızlığıma çekilecektim.
Sahildeki kayalıklara oturup bunları düşünürken geceyi bir kadının ağlama sesi yırtıyordu, irkildim. Bağırıyordu "Ulan bir hayali kahraman olalım dedim herkesin aşka, şiirlere, yazılara çücüğü sarktı'' diyordu ve ekliyordu; ''Gerçek hayatta bedenimi yatak odası malzemesi olarak isteyenler, şimdi ise aşk adamı oldular. Şiirler yazıyorlar hayali olan benliğime, gerçekte ise bedenimi bir kere versem hayallerini oluşturan ben ve şiirler bitirecekti çünkü erkeklerin aklı belden aşağı çalışır" diye bağırıyordu. 

Erkeklerin iğrenç maskesini düşürmüş, gerçek yüzlerini görmüş bir kadın yürek acısı ile haykırıyordu.
O kadın da gerçek aşkı yaşamak istiyordu ama gördükleri ve bildikleri onu önce erkeklerden sonra da tüm insanlardan uzaklaştırmıştı. Bana benziyordu çünkü insanın dış görünüşüne aldanan insanlardan bıkıp usanmıştı. Ruh dünyasında öylesine yalnızdı ki dudağına değil, yüreğine dokunan biri olsun istiyordu.

Adeta dünya susmuştu ve kadınla gözlerim konuşuyordu. Karanlıktan korkuyordu sessiz ama bir köpeğin kulaklarını sağır edecek kadar tiz bir tonla isyanlar ediyordu ve çaresizdi kadın. Yalnızca orda oturan kendi ıssızlığıma çekilmeye hazırlanan benliğimle iletişim kuruyordu.
Ve diyordu ki gözleri;

- İçimdeki katili yok edemiyorum yok etmek istesem bile artık çok gec imkansız.
- Benliğimi yok ettiler. Aşkı kirlettiler, sevdayı piç ettiler maskeli insan müsvetteleri. İnsanlara müsvedde demekten bile iğreniyor ağzım çünkü beyaz kağıda temize geçmek için bir şey yazarsın ona müsvedde denir ya temiz neleri kaldı ki?

- Halbuki bir zamanlar bir adamla tanışmıştım birbirimizi çok sevmiş evlenmiştik. Gözlerine baktığım zaman gözlerimi görürdüm yani benliğimi. Her şey şiirsel idi sevişmeler bile, dokunamazdı bana gül dalı misalisin derdi. Ve çıplak bedenimini gönlüne çizerdi taa ki Van Gogh oluncaya dek.

Ansızın bir fırtına çıktı savurdu bizi ayrı yönlere, yüreğimle bedenim farklı iklimlerde aynı anda hem yaz hem kışı yaşarım. Çığ altında kalan aşkıma ağıtlar yakarım.

18 Temmuz 2011

Efsane Etrafoğulları

1 yorum:

  1. Hayat fırtınada sığınak bulmak değildir. Yağmurda dans etmeyi öğrenmektir.

    Sherrilyn Kenyon

    YanıtlaSil

Yorum yapmak ve siteye üye olmak isteyenler, Gmail hesabı ile siteye üye olabilir, Sitede yorum bölümünde, “yorumlama biçimi” yazan butondan “Google hesabı” yazanı seçerek yorumunuzu yazabilirsiniz.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.