2 Temmuz 2012 Pazartesi

Kesişme Noktası

Ne zaman deniz kıyısında oturup denize dalsa gözlerim, içimden bir şarkı mırıldanırım. “Sen geçerken sahilden sessizce, gemiler kalkar yüreğimden gizlice…” Yokluyorum kendimi, neden hep bu melodi kulaklarımda diye ama cevap bulamıyorum.
Maziye dönüp bakıyorum bu şarkı ile yaşadığım ne var ne yoksa yine bir şey bulamıyorum. Sonunda düşünmekten vazgeçip bir bir içimdeki gemileri yakmaya başlıyorum. Denizi izlediğimde düşündüklerimden tamamen bu şarkı sorumludur.

Bazen gözlerim deniz ile gökyüzünün kesişme noktasına takılıyor. Ben yine gemiler yakıyorum sonra bir bulut beni denizden çıkarıyor başım göğe erecekmiş gibi bu kez bulutu izlemenin keyfine dalıyorum. Sanki her biri usta bir sanatçının tuvalinden çıkmış gibi resimler beni benden alıp çok uzaklara sürüklüyor. Kendimi bir an için bulutların arasında dans ederken buluyorum ama hiç aşağıya bakmıyorum.



Yukarıdaki fotoğrafı kendim çektim, güzel bir günün ve güzel bir mekânın anısını yüklenmiş bulutlar, bir de sağ tarafına baktığınızda sanki denizi tek izleyen ben değilim. Kayalara gizlenmiş birinin yüzü var, kendimi yalnız hissetmiyorum. Onunla aynı güzelliği izlemenin dayanılmaz hafifliğini yaşıyorum.

Güneşin batışına şahit oluyoruz birlikte ve Külkedisi’nin eve dönme saati yaklaşıyor. Bir tutam hayal bırakıyorum ona ve söz bir daha geleceğim diye mırıldanıyorum iç sesimle. Ben giderken o mekândan sessizce, gemiler kalktı mı yüreğinden gizlice?

02 Temmuz 2012

Paraf

2 yorum:

  1. Gitme dedi bir çocuk!
    “Gitme anne“!
    Yıldırımlar düşer gecelerime,
    Ateşim çıkar ağlarım.
    Masallarını dinlemeden korkarım gözlerimi karanlığa yummaya.
    Açlığımı senin ellerin olmadan dindirmeyi başaramam.
    Anne gitme!
    Ardında boynu bükük bir baba bırakma!
    Ardında yaşlı gözler bırakma.
    Yıldırımlar düşer gecelerime,
    Bana yağmurlar yağdırtma!
    Gitme anne!
    Bir daha bak gözlerime ve kalbimi gözlerine ekle.

    Sabahlarımın karanlığına,
    Saçlarımın ağarmasına,
    Küçücük dünyamın daha da daralmasına sebep olma!
    Sokakların kargaşasında kaybolmama.
    Fırtınaların sürüklediği artık gazetelere döndürme beni.
    Gitme anne!
    Yeşertmeye çalış ellerinle diktiğin fidanı.
    Ormanların sonsuz edasıyla büyüt beni.
    Bir güvercin konsun dallarıma,
    Gölgem de serinlesin muhtaçlar.
    Ellerim sana dualar toplasın.
    Gitme anne.
    Gitme ki;
    Yaşadığım her dakika senin adın anılsın.
    Unutulmayasın.

    Gitme anne!
    Sana bir şiir yazarım.
    Sana çiçekler toplarım umut bahçesinden.
    Bulaşıkları yıkarım seninle,
    Erkek olduğumu taslamayarak.
    Sana gönülleri fethederim;
    Fatih`in İstanbul`u alışını anlatarak.
    Ben, ben olurum anne!
    Yeter ki gitme…
    Ben sen olurum, kurdurduğun hayallere kurban olurum.
    Yazarım, okurum…
    Senin dediğin gibi “Adam ol“ urum…
    Gitme anne!
    Tükenişimin ardından bakmayasın diye gitme,
    Yıkılışımın seni yıkmaması için gitme,
    Kayboluşumun seni arayışlara düşürmemesi için gitme.
    Gidişlerin pişmanlığını bana ödetmeyesin diye gitme.
    Gitme anne!
    Ama mutlu olacaksan,
    Yani sen mutlu olacaksan,
    İşte sen anne sen;
    Dayanacaksan dayanıksızlığıma;
    Git Anne…
    Git!

    Mehmet AĞBALIK

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel bir şiirdi, teşekkür ederim.

    Saygı ve hürmetler.

    YanıtlaSil

Yorum yapmak ve siteye üye olmak isteyenler, Gmail hesabı ile siteye üye olabilir, Sitede yorum bölümünde, “yorumlama biçimi” yazan butondan “Google hesabı” yazanı seçerek yorumunuzu yazabilirsiniz.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.