16 Ocak 2013 Çarşamba

Fil

Filgiller (Elephantidae), hortumlular (Proboscidea) takımından bir familya. Familyanin günümüzde varligini sürdüren Asya fili (Elephas maximus) ve Afrika fili (Loxodonta africana) olarak iki türü bulunmaktadır.

Her iki türün ayırt edici özellikleri gövdelerinin çok iri, burunlarının hortum biçiminde uzamış, bacaklarının kalın ve sütun biçiminde, kulaklarının geniş (özellikle Afrika filinde), kafalarının çok iri ve sürekli uzayan üst kesici dişlerinin (fildişi) savunma dişlerine dönüşmüş olmasıdır. Ama Asya filinin dişisinde genellikle bu savunma dişleri bulunmaz. Ayrıca Sri Lanka da yaşayan alt türünün erkekleri de %30 oranında fildişinden yoksundur. Renkleri bozdan kahverengiye kadar değişen fillerin derileri kalın, kılları seyrek ve kabadır. Burun delikleri uzun hortumlarının ucunda yer alır; kaslı ve çok amaçlı bir organ olan hortumun ucundaki parmaksı uzantı, hayvanın küçük nesneleri tutabilmesini sağlar. Bu uzantı Afrika filinde çift, Asya filinde tektir. Filler su içmek için önce suyu hortumlarına çeker, sonra ağızlarına boşaltırlar. Erkeklerde testisler gövdenin içinde korunduğundan testis torbaları yoktur.

Afrika fili yaşayan kara hayvanlarının en irisidir; ağırlığı 8 tonu, omuz yüksekliği 3-4 metreyi bulur. Hindistan filinin ağırlığı 5 ton omuz yüksekliği 2,5-3 m dolayında, kulakları da Afrika filinkinden çok daha küçüktür. Fillerin bütün azı dişleri aynı anda çıkmadığı için ağızlarında işlevsel olan tek bir azı dişi bulunur; bu diş yıprandıkça yerini yenisi alır. Afrika fili 60 yaşına geldiğinde altıncı ve sonuncu azı dişini de yitirir. Fillerin ortalama yaşam süresi 60-80 yıldır. Fillerin birbirleriyle iletişim içinde olması onların bir araya toplanmasını sağlar ve ayaklarını vurarak ya da değişik sesler çıkararak 40-50 Hz arasında değişen frekanslarla iletişim kurarlar.
Asya filinin anayurdu Hindistan Yarımadası ile Asya’nın güney doğusu, Afrika filininki de Sahra’nın güneyindeki bölgelerdir. Eskiden cüce fil adıyla ayrı bir tür olarak kabul edilen hayvanların Afrika filinin yavruları olduğu anlaşılmıştır. Filler, çok yoğun bir bitki örtüsü ile kaplı olan ormanlardan çıplak savanlara kadar çok değişik yaşam ortamlarında görülebilir. Yaşlı dişilerin önderliğinde yaşayan küçük topluluklar, yiyeceğin bol olduğu yerlerde daha geniş sürüler oluştururken erkekler genellikle dişilerden ayrı sürüler halinde yaşar.

Kaynak

6 yorum:

  1. Tanılan en eski hortumlu Phosphaterium 1996 yılında Fas'da bulunmuştur. Bu ancak tilki büyüklüğünde hayvan 55 mio yıl önce yaşamıştır. Dış görünüşü ile kendisinden sonra gelecek hortumlulara pek benzemesede dişleri yakın akrabalığını gösterir.
    Kuzey Afrika'da Eosen çağında ortaya çıkmış Moeritherium cinsi hortumluların diğer bir erken temsilcisidir. Yaklaşık bir tapir (110 cm) büyüklüğünde olan bu hayvanın, uzun burun-dudakları ile kafası bir domuza benzemekteydi ve ön dişleri uzundu. Fillere benzeyen özellikleri yanında deniz inekleri ile de ortak özelliklere sahipti.
    Palaeomastodon ve Phiomia hortumluların erken Eosen ve Oligosen çağlarında ortaya çıkan cinsleriydi. Gomphotherium cinsi ile birlikte Gomphotheriumgiller familyasını oluşturuyorlardı. Gomphotherium Miosen çağında Afrika ile Asya arasında henüz yeni oluşan kara bağlantısı üzerinden Avrasya'ya geçen ilk hortumlu oldu. Oradan hatta Kuzey Amerika'ya kadar yayıldı. Peşinden Zygolophodon cinside Afrika'dan çıkarak Avrasya'ya ulaştı.

    YanıtlaSil
  2. Gomphotherium ve Zygolphodon cinslerinden kısa zaman sonra Deinotherigiller (Deinothriidae) familyasının ilk mensupları Afrika'dan Avrasya'ya yayılmaya başladı. Bunların fildişleri alt çeneden büyürdü ve aşağı doğru bükükdü. Bu dişlerle bataklık ormanlarda kazarak yiyecek aradıkları tahmin edilir. Deinotheriler 3,60 m büyüklüğe ulaşırdı. Avrupa'da Pliyosen, Afrika2da ise Pleistosen çağında (yaklaşık 1 mio yıl evvel) soyu tükendi.

    YanıtlaSil
  3. Miosen çağında Asya'da Platybelodon ve Kuzey Amerika'da Amebelodon cinslerinde alt çene kürek şeklini aldı. Bunlarda sonradan ortaya çıkan Anancus, Stegomastodon ve Cuvieronius gibi Gomphotheriidae familyasına aitdi. Filler ve Asıl mastodontlar da bu familyadan gelişti.
    Asıl mastodontların (Mammutidae) bir cinsi yanlış anlaşılmaya yol açabilecek Mammut adını taşımakta. Oysa asıl Mamut adı altında tanılan ve bilimsel adı Mammuthus olan cins ile yakın bir akrabalığı yoktur. Bu mastodont cinsinin en tanınmış üyesi, asıl mamutlarla aynı zamanda yaşamış ve son Buzul çağının sonlarında yok olmuş Amerika mastodonu'dur (Mammut americanum). Diğer bir hortumlu familyası olan Stegodontlarda asıl mastodontlardan gelişmiştir.
    Miosen çağının geç bir döneminde Primelephas gibi cinslerden günümüze kadar tek hayatta kalabilmiş hortumlu familyası filler gelişmiştir. Bugün hala yaşayan Loxodonta ve Elephas cinsleri yanında soyu tükenmiş olan Mamutlar da (Mammuthus) bu familyaya aitdir.

    YanıtlaSil
  4. Belirli mevsimlerde besin ve su kaynaklarının daha bol olduğu yerlere göç eden ve zamanlarının büyük bir bölümünü beslenerek geçiren bu hayvanlar günde 225 kg ot yiyebilir ve 200 litreye kadar su içebilirler.Ayrıyetten 1 hafta içerisinde 2 tondan fazla yemek tüketirler.

    YanıtlaSil
  5. Gebelik süresi Asya fil'inde ortalama 610 gün, Afrika fil'inde ise yaklaşık 2 ay daha uzundur. Hindistan fil'inde 8-12 yaşında cinsel olgunluğa erişerek döl verebildiği halde, Afrika fil'inde bu süre 14 yılı bulabilir.Filler de insanlar gibi çiftleşirler.

    YanıtlaSil
  6. Asya fili yüzyıllar boyunca savaş tören ve yük hayvanı olarak önemini korumuş, bakıcılarının yönetiminde ormandan tomrukların taşınmasında kullanılmıştır. Afrika fillerinin yük hayvanı olarak kullanılması çok daha kısıtlıdır. Filler ancak 20 yaşından sonra iş yapabilecek güce ulaştığından bu hayvanlar hiçbir zaman tam anlamıyla evcilleştirilmemiştir. Doğal yaşam alanlarının yok edilmesi ve fildişi için avlanmaları nedeniyle fillerin soyu tükenmeye yüz tutmuştur. Özellikle fil dişi ticareti için yasak avlanmalar Afrika fillerinin sayısını azaltırken bazı koruma bölgelerindeki sınırlı alanlarda giderek artan fil sayısı da çevreye zarar verecek boyutlara ulaşmaktadır.Ayrıca filler zıplayamaz.Bu da fili zıplayamayan tek memeli yapar. Ayrıca filler fıstık yer.

    Kaynak:

    Encyclopaedia Britannica'nın İngilizce Elephant (Fil) başlığından Türkçe'ye çevrilmiştir.

    YanıtlaSil

Yorum yapmak ve siteye üye olmak isteyenler, Gmail hesabı ile siteye üye olabilir, Sitede yorum bölümünde, “yorumlama biçimi” yazan butondan “Google hesabı” yazanı seçerek yorumunuzu yazabilirsiniz.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.