29 Mart 2013 Cuma

Burun Deliği

Sevgili etraf gönülleri, elimize bir bilgi ulaştı sizlerden saklasak şık olmazdı. Merakta bırakmamak için hemen konuya giriş yapıyoruz.


Burnumuzun neden iki deliği var? Sağ burun deliği sıcağı (güneşi), sol burun deliği soğuğu (ayı) temsil eder. Nefes alırken eğer tıkanıklık yoksa her iki deliği birden kullanırız.

Başınız ağrıyorsa; sağ burun deliğinizi kapatıp 5 dakika süreyle sol burun deliğinizden nefes alınız. Baş ağrınızın geçtiğini fark edeceksiniz.

Kendinizi yorgun hissediyorsanız; sol burun deliğinizi kapatıp, sağ burun deliğinizden nefes alınız. Yorgunluğunuzun azaldığını hissederken zihninizin de açıldığını fark edeceksiniz deniliyor.

Çok eski bir uzak doğu kültürü olduğu söyleniyor.

1 yorum:

  1. Güneşi İçenlerin Türküsü
    Bu bir türkü:
    toprak çanaklarda
    güneşi içenlerin türküsü.
    Bu bir örgü:
    alev bir saç örgüsü.
    kıvranıyor;
    kanlı; kızıl bir meşale gibi yanıyor
    esmer alınlarında
    bakır ayakları çıplak kahramanların.
    Ben de gördüm o kahramanları,
    ben de sardım o örgüyü,
    ben de onlarla
    güneşe giden
    köprüden
    geçtim.
    Ben de içtim toprak çanaklarda güneşi.
    Ben de söyledim o türküyü.

    Yüreğimiz topraktan aldı hızını;
    altın yeleli aslanların ağzını
    yırtarak
    gerindik.
    Sıçradık;
    şimşekli rüzgâra bindik.
    Kayalardan
    kayalarla kopan kartallar
    çırpıyor ışıkta yaldızlanan kanatlarını.
    Alev bilekli süvariler kamçılıyor
    şaha kalkan atlarını.

    Akın var
    güneşe akın.
    Güneşi zaptedeceğiz
    güneşin zaptı yakın.

    Düşmesin bizimle yola,
    evinde ağlayanların
    göz yaşlarını
    boynunda ağır bir
    zincir
    gibi taşıyanlar.
    Bıraksın peşimizi
    kendi yüreğinin kabuğunda yaşayanlar.

    İşte,
    şu güneşten
    düşen
    ateşte
    milyonlarla kırmızı yürek yanıyor.

    Sen de çıkar
    göğsünün kafesinden yüreğini
    şu güneşten
    düşen
    ateşe fırlat,
    yüreğini yüreklerimizin yanına at.

    Akın var
    güneşe akın.
    Güneşi zapt edeceğiz
    güneşin zaptı yakın.

    Biz topraktan, ateşten, sudan, demirden doğduk
    Güneşi emziriyor çocuklarımıza karımız,
    toprak kokuyor bakır sakallarımız
    Neşemiz sıcak
    kan kadar sıcak,
    delikanlıların rüyalarında yanan
    o an
    kadar sıcak.
    Merdivenlerimizin çengelini yıldızlara asarak,
    ölülerimizin başlarına basarak
    yükseliyoruz
    güneşe doğru.

    Ölenler
    dövüşerek öldüler,
    güneşe gömüldüler.
    Vaktimiz yok onların matemini tutmaya.

    Akın var
    güneşe akın.
    Güneşi zapt edeceğiz
    güneşin zaptı yakın.

    Üzümleri kan damlalı kırmızı bağlar tütüyor,
    Kalın tuğla bacalar
    kıvranarak
    ötüyor.
    Haykırdı en önde giden,
    emreden
    Bu ses
    Bu sesin kuvveti,
    bu kuvvet
    yaralı aç kurtların gözlerine perde
    vuran,
    onları oldukları yerde
    durduran
    kuvvet.
    Emret ki ölelim,
    emret.
    Güneşi içiyoruz sesinde
    Coşuyoruz,
    coşuyor...
    Yangınlı ufukların dumanlı perdesinde
    mızrakları göğü yırtan atlılar koşuyor.

    Akın var
    güneşe akın
    Güneşi zapt edeceğiz
    güneşin zaptı yakın.

    Toprak bakır
    gök bakır.
    Haykır güneşi içenlerin türküsünü,
    Haykır
    Haykıralım.


    1924

    Nazım Hikmet Ran

    YanıtlaSil

Yorum yapmak ve siteye üye olmak isteyenler, Gmail hesabı ile siteye üye olabilir, Sitede yorum bölümünde, “yorumlama biçimi” yazan butondan “Google hesabı” yazanı seçerek yorumunuzu yazabilirsiniz.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.