11 Aralık 2021 Cumartesi

Boraks Mucizesi


Boraks; Dekahidrat (Sodyum Tetra Borat), Bor elementi periyodik sistemin 3. grubunun başında yer alır.

Atom numarası 5, atom ağırlığı 10.82, erime noktası 2190 °C'dir.

Elmastan sonra en sert madde olan bor, gri-siyah kristalin veya amorf mikro kristalin, yeşilimsi sarı renkli bir yapıdadır.

Bor doğada serbest bulunmaz.

Oksijenle birleşerek borik asit, boraks, kolemanit, kernit gibi tuzları halinde veya silikatları halinde bulunur.

Boraks eksiden evlerde temizlik malzemesi ve böcek ilacı olarak kullanılmış.

Bu nedenle, hemen hemen, her evde bulunan Boraks, ANİDEN, tehlikeli madde olarak sınıflandırılmıştır (!?).

Hatta Avusturalya'da Boraks tehlikeli madde olarak ilan edilmiş ve yasaklanmıştır.

Neden böyle oldu?

Bunun arkasında, hangi Tıp Mafyası, var? bunlar değineceğiz.


Boraks doğada çeşitli formlarda bulunan bir mineral olup Dünya'da en çok Türkiye’de (% 72), sonra Kaliforniya (% 15) ve Kazakistan’da (% 9) oranında bulunmaktadır.

Boraks ortasında 2 sodyum elementi ve ona bağlı 4 adet bor elementi ve bunun etrafında 10 veya bazen daha az su molekülünden oluşur. Boraks borik asit ve sodyum tuzu karışımıdır. Boraks çözeltisinin PH değeri 9 - 10'dur.

Yani ÇOK GÜÇLÜ BİR ALKALİDİR. 

Boraks % 11,3 ve borik asit % 17,5 oranında bor içerir.

Borik asit eskiden konserve maddesi olarak, çok yoğun kullanılmıştır.

Taki Avusturlaya’daki sözde yasağa kadar.. 


Kullanıldığı Alanlar:

Bor eskiden konserve katkı maddesi olarak kullanılmıştır, çünkü bor hem doğal ve hem de yan etkisi olmayan en etkili dezenfektan olup besinlerdeki mantar, bakteri ve virüsleri yok edicidir.

Eskiden konserve sanayinde çok kullanılan boraks bir dedikoduya kurban edilmiştir ve çok çok tehlikeli kanserojen kimyasallar konserve katkı maddesi olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Son yıllarda bir Türk bilim insanının yaptığı çalışmalar sonucunda bor saflaştırılmış ve yeni borlu bir beton türü üretilmiştir.

Bu borlu beton ile gökdelenler şimdikinin 3-4 katı daha yükselse dahi problem olmayacak, çünkü borlu beton ile binaların dayanıklılığı görülmemiş oranda artacak.

Bor: cam, çimento, cam sanayi, röntgen cihaz odalarında, borlu çimentoda kullanılır.

Hızlı trenlerde ray sistemleri bor karbür ile kaplanır.

Boraks, borun en önemli bileşiğidir.

Tetra borik asidin sodyum tuzuna 'boraks' denir. Boraks, mineral halinde tinkal, tinkalkonit olarak doğada bulunur.

Saf halde, renksiz saydam kristaller halindedir.

400°C'de suyunu kaybeder.

Renksiz olan boraksın sudaki çözeltisi hafif kalevi bir reaksiyon gösterir.


Bundan dolayı boraks bazı çamaşır tozlarına katılır.

Boraks çözeltilerinin kristallendirilmelerinde, sıcak çözeltide 60°C'nin üstündeki sıcaklıklarda, pentahidrat ve altındaki sıcaklıklarda dekahidrat boraks kristallenir.

Boraks deka hidrat kolayca su kaybedebilir, boraks pentahidrat ise daha iyi muhafaza edilebilir.


BORAKS ve İNSAN SAĞLIĞI:


35 yılık çalışmaların sonucu hastalıkların % 95 - 98’inin BOR EKSİKLİĞİnden kaynaklandığını tespit ettim.

Bor’un vücutta azalmasını tetikleyen 4 ana sebep vardır.


1-) Alüminyum folyo ve Alüminyum kaplar

2-) Kimyasal ilaçlar

3-) Kimyasal Gübre

4-) Kandidoz Mantarı


Aluminyum Bor ile antogonsit, yani düşman kardeşleri.

Alüminyum giren hücrelerden bor çıkar.

Kimayasal ilaç kullananlarda bor kendiliğinden yavaş yavaş yok olur.

Kimyasal gübre kullanılan tarım alanlarda üretilen tahıl, sebze ve meyvelerde bor 0,25 mg’a kadar düşer.

Organik tarım yapılan toprakta yetişen gıdalarda ise 20 mg bor bulunur. Kandidoz Mantarı bağırsaklarda saçak şeklinde çoğalır ve streç folyo gibi bağırsakları sararak kişinin bağırsakları besinlerdeki vitamin, mineral, aminoasit, enzim, glikoz vs emilimi minimum seviyeye düşer.

Böylece kişide önce halsizlik, dermansızlık, sonra alerjik hastalıklar, cilt hastalıkları, romatizma, depresyon, kalp - damar hastalıkları görülmeye başlar.


BOR EKSİKLİĞİ HANGİ HASTALIKLARI TETİKLER?


1-) Hücre zarı çöker; Bor hücre zarını korur dayanıklı ve fonksiyonel yapar. Bor azalınca ise hücre zarı çöker, hücre içine zararlı maddeler girer, artık maddeler dışarı atılmaz.

Böylece hücre çöplüğe dönüşür.

Hücreler beslenemeyince kişide halsizlik, dermansızlık ve sürekli açlık duygusu başlar ve sonra alerjik hastalıklar cilt hastalıkları vb hastalıklar görülür.


2-) OBEZİTE PROBLEMİ..


Hücreler beslenemeyince kişide sürekli açlık duygusu uyanır.

Sürekli ve çok gıda tüketmek zorunda kalır, zamanla aşırı kilo alır.


OBEZİTEYE SON!


Bor vücut ısısını hafif artırdığı için normalden fazla enerji harcar ve böylece kişi yavaş yavaş zayıflar.


3-) HORMON BEZELERİ..


Hormon salgılayan bezelerdeki kalsiyum oranı artıkça, kireçlenme nedeniyle, bezeler yeterince hormon salgılayamaz.

Bu da, kişide, hormon yetersizliği nedeniyle; cinsel isteksizlik, cinsel yetersizlik başta olmak üzere birçok problem ortaya çıkar.


4-) Sinir Sistemi; Sinir hücrelerinde kalsiyum yoğunlaşması nedeniyle sinir sisteminde iletkenlik problemi doğar ve kişide algılama zafiyeti başlar.

Zamanla da nöropati ve MS gibi hastalıklar görülür.


5-) LENF SİSTEMİ..


Lenf bezeleri ve kanallarında kalsiyum yoğunlaşması artık ve toksik maddelerin taşınmasında zafiyetlere sebep olur ve zamanla lenf ödemi, lenf bezesi şişmesi ve lenfoma gibi rahatsızlıkları tetikler.


6-) ROMATİZMA


Hücre zarındaki zafiyet (bor eksikliği) nedeniyle kemiklerde olması gereken kalsiyum yumuşak doku, hücreler ve eklemlere akın eder.

Eklem ve yumuşak dokuda yoğunlaşan kalsiyum artroz, artrit, fibromiyalji, ankilozan spondilit, sle ve Behçet gibi hastalıkları tetikler.


7-) KALP - DAMAR


Damarların iç yüzeyinde biriken kalsiyum damarların sertleşip kireçlenmesine sebep olur.

Kireçlenen damarlar kalp krizi, beyin kanaması, unutkanlık, Alzheimer, cinsel yetersizlik, karaciğer yağlanması, pankreas yağlanması (diyabet), görme zafiyeti ve kulak çınlamasına sebep olur.


8- - GENİTAL HERPES (GENİTAL SİĞİL)


Virüs ve Mantarlar koloni şeklinde, birlikte çalışır.

Virüs varsa mantar, mantar varsa virüs vardır.

Bor virüs ve mantara karşı çok çok kuvvetli dezenfektandır.


9-) Alerji, Sedef, Egzama; Kandidoz mantarı, saçak şeklinde bütün bağırsak mukozasını streç folyo gibi sarar ve ince bağırsak artık yeterince DAO (diaminooksidaz) salgılayamaz.

Dao'nun azalması histaminin aşırı yükselmesine sebep olur ve kurdeşen, polen alerjisi, besin alerjisi, atopik egzama ve sedef gibi rahatsızlıklar hortlar.


ARTROZ - BOR İLİŞKİSİ:


Son yıllarda yapılan araştırmalara göre, bir kişinin günlük sebze ve meyveden alması gerek miktar 5 mg.

Fakat sebze ve meyvenin yetiştiği toprak kullanılan gübre vs. nedeniyle bor oranı çok farklı olabilmektedir.

Kimyasal gübre kullanılan topraktan bor oranı 0,25 mg'a kadar düşmekte, organik tarım da ise bu oran 20 mg’a kadar yükselmektedir.

Tabii ki Ülke’den ülkeye de sebze ve meyvedeki bor oranı değişir.

Türkiye bu bakımdan çok çok şanslı bir ülke çünkü Dünya bor rezervinin hemen hemen % 72’si bizdedir.

Günümüzde çiftçilerin aşırı kimyasal gübre kullanması nedeniyle - maalesef - tüketilen sebze ve meyvedeki bor oranı bizde de çok çok düşmüştür.


Bir kişinin günlük alması gereken miktardan çok az miktarda alınan bor birçok hastalığı tetikler.

Bilindiği gibi bağırsak mantarları bağırsaklarda çoğalırsa, bütün bağırsağı streç folyo gibi kaplar ve bağırsakların vitamin, mineral, enzim vs emilimini önler.

Vitamin, mineral, enzim vs yetersizliğine sebep olur ve kişinin bağışıklık sistemi çöker.

Bağışıklık sisteminin çökmesi birçok hastalığın ortaya çıkmasına sebep olur.

Batı ülkelerinde bir kişinin günlük aldığı bor 1 - 2 mg, kimyasal gübre kullanılan tarım alanlardındaki sebze ve meyve ile alınan bor 0,25 mg’a düşmektedir.

Örneğin; Jamaika’da şeker kamışı için aşırı kimyasal ilaç kullanımı nedeniyle topraktaki bor oranı aşırı oranda düşmüş ve insanların % 70’i artrozdan muzdariptir.

Aynı şekilde Mauritius Adası'nda da topraktaki bor oranı, kimyasal gübrelerden dolayı, aşırı şekilde azalmış ve insanların % 50’sinde artroz görülmeye başlamıştır.

Bir örnek de Batı Avusturalya’nın Carnavon şehrinden.

Toprakların, bor bakımından, çok zengin olması nedeniyle burada artrozlu hasta oranı sadece %1'dir.


BORAKS DOĞAL ANTİBİYOTİK 


Boraks mantar ve virüslere karşı çok güçlü fakat bakterilere karşı zayıf bir dezenfektandır.

İnsan, hayvan ve bitki hücresinin hücre zarının dayanıklı ve nemli olması ve birçok sinyali iletebilmesi gerekir.

Bor insan vücudunda hemen her organda bulunmasına rağmen, tiroit bezelerinde, sonra da, kemik ve dişlerde daha yoğundur.

Kemikler ve eklemler için bor eksikliği düşünülemez.

Bor tiroit bezelerini uyararak vücudun kalsiyum, magnesiyum ve fosfor metabolizmasını düzenler.

Bor yetersizliği; tiroit bezesinin aşırı çalışmasına sebep olur ve çok aşırı hormon salgılar.

Aşırı tiroit hormonu ise kemiklerdeki kalsiyumun çözülüp kana karışmasına neden olur. Bu durum zamanla eklemlerde artroz (eklem deformasyonu), osteoporoz (kemik erimesi), artrit (eklem iltihaplanması) ve diş çürüklerine sebep olur.

Bor yetersizliği anlaşılmaz ve uzun süre devam ederse yumuşak dokuda sertleşme, kas krampları ve eklem sertleşmesi gibi rahatsızlıkları ortaya çıkar.

Aynı şekilde damarlarda kireçlenme, hormon bezelerinde sertleşme, böbreklerde taş ve kireçlenme böbreklerin iflasına kadar gider.


BORAKS HORMON DÜZENLEYİCİ


Bor steroid hormonlarındaki metabolik değişimleri, özelikle de seks hormonlarını etkiler ve erkeklerde testestoron hormonunu artırır.

Kadınlarda menopoz rahatsızlıklarına sebep olan östrojen hormonunu dengede tutar.

Bor D vitaminini aktif forma çevirirerek yumuşak doku ve eklemlerdeki kireçlenmeyi önler.

Bor birçok metabolik değişimde rol oynayarak sedef, görme zafiyeti, hafıza zafiyeti, kalp problemi gibi rahatsızlıkların iyileşmesini hızlandırır.


Alman kanser araştırmaları uzmanı Dr. Paul Gerhard SEEGER yapmış olduğu araştırmalar sonucunda, kanserin hücre zarının zayıflaması sonucu ortaya çıktığını belgelemiştir.

Bor hücre zarı fonksiyonları için çok çok önemlidir.

Bor eksikliği hüce zarının çözülmesine sebep olur. Hücre zarının çözülmesi tümörlerin yayılmasını tetikler.

Bor türevleri tümörleri yok edici, kemik erimesini, iltihap önleyici, kolesterol, lipid ve trigliseridi düşürücü, pıhtılaşma ve doku bozulmasını önleyicidir.

Bor prostat tümörünü ve iyi huylu prostat büyümesini önleyicidir.

Orta yaşlardaki erkeklere günde 100 mg boraks verilmiş ve testosteron oranın % 30 artığı tespit edilmiştir.

Prostat kanser olan hastalar üzerinde yapılan klinik araştırmalarda hastalarda, testosteronu artırdığı PSA’yı düşürdüğü ve %64’ünde prostat tümörünün küçüldüğü tespit edilmiştir.


Rex NEWNHAM ARTROZ KÜRÜ 


Dr. Rex NEWNHAM osteopat ve herbalist.

1960 ‘lı yıllarda artroza yakalanmış ve her türlü modern tıp ilaçlarını kullanmış ve faydasını görmemiştir.

Dr. Rex NEWNHAM Avusturalya’nın Peth Üniversitesinde Toprak ve Bitki bilimi üzerine araştırmalar yapmaktadır.

Mesleği nedeniyle hastalıkların temelinde bitkilerin biyokimyasındaki bozulmaların tetiklediğini tespit etmiştir.

Bitkilerin biyo-kimyasını çok iyi bilen Dr. Rex NEWNHAM, çevresindeki toprağın mineral bakımından çok yetersiz olduğunu tespit etmiştir.

Doktor Rex bitkilerdeki Kalsiyum metabolizmasının bor ile desteklendiği keşfedince günde 30 mg boraks almaya karar vermiş, 

3 hafta içinde eklemlerdeki şişlikler, donukluk ve sertliklerin geçtiğini tespit etmiştir.


Dr. Rex Sağlık Bakanlığı ve Üniversite yetkilileri ile yaptığı görüşmelerde buluşundan bahsetmiş, fakat hiç kimse ilgilenmemiştir.

Artroz hastaları borun bu etkisinden çok çok etkilenmişler.

Bazı hastalar, üzerinde "zehirli, karınca ve hamam böceklerine karşı" ibaresini görünce ürkmüşlerdir.

Rex boraksı standardize ederek 10.000 kutu tablet üretmiştir.

Dr. Rex 5 yıl boyunca her ay 10.000 kutu boraks satmış ve binlerce insan hücum etmiş.

Bu durumun önüne geçmek, ilaç olarak üretebilmek için Sağlık Bakanlığına başvurmuştur.

Rex’in başvurusu  üzerine, Sağlık Bakanlığı bu bor’lu tablet üretiminin ilaç sektörüne zarar verebileceğini ileri sürerek, boru zehir olarak ilan etmiştir.

Sağlık Bakanlığı Dr. Rex'i 1.000 Dolar cezaya çarptırmıştır ve yasaklamıştır.

Sebep; ilaç sektörüne zarar vermek, İNSANLARA DEĞİL! 


BOR ve ALÜMİNYUM SAVAŞLARI..


ALHEİMER HASTALIĞI 


Bor ve Alüminyum elementleri birbiri ile mücadele ederler.

Alüminyum boru sıkıştırarak dışarı atmaya çalışır.

Son zamanlarda yapılan araştırmalarda ölen Alzheimer hastalarının beyinleri üzerinde yapılan araştırmalarda, hastaların beyninde yüksek oranda alüminyum tespit edilmiştir.

Alüminyum beyindeki boru dışlayarak dışarı atar.

Besinlerin alüminyumlu folyo ile sarılıp saklanması, besinlerin muhafazası, içme sularındaki alüminyum ve besinlerle alınan alüminyum oranı artıkça sağlık problemleri de çoğalır.

Bitkilerde Alüminyum, bor’un emilimini, enerji akışını önleyerek gelişimini yavaşlatır.

Alüminyumlu toprakta bitkiler köklerini derinlere salamaz ve gelişemez.

Ormanlarda bitkilerin ölmesinin sebebi topraktaki bor yetersizliği nedeniyle olur çünkü bitkilerin kökleri kurur.


İNSAN, HAYVAN ve BİTKİ HÜCRE ZARLARININ DAYANIKLI ve FONKSİYONEL OLMASI ANCAK ve ANCAK İZ ELEMENTLERDEN BOR İLE MÜMKÜNDÜR!


KALSİYUM - MAGNEZYUM METABOLİZMASI..


Kalsiyum ve magnezyum insan vücudunda karşı oyunculardır (antagonist=düşman kardeşler) ama aynı zamanda birlikte çalışırlar (cooperation=işbirliği).

İnsan vücudundaki magnezyumun yarısı kemiklere, yarısı da doku ve hücrelerdedir.

Kalsiyumun ise %99 kemiklerde ve %1’ hücreler arası sıvıda bulunur.

Kalsiyum hücre içine girince hücre büzülür.

Kalsiyum hücreden çıkıp magnezyum içerir girince hücre rahatlar.

Bu hücrelerdeki pompa sisteminin çalışması için çok enerji gerekir.

Şayet yeterince enerji yoksa kalsiyum hücre içinde yoğunlaşır.

ENERJİ YETERSİZLİĞİNİN SEBEBİ; Kandidoz mantarı, yanlış beslenme veya vücutta aşırı cüruf depolanması olabilir.

Kemiklerdeki kalsiyum ne kadar çok yumuşak dokuya kayarsa organlarda sertleşme, lenf akışında yavaşlama bu da hastalık demektir.

Sinir hücrelerinde kalsiyum artarsa sinir hücrelerindeki haberleşme aksar.

Göz merceğinde kalsiyum artar ise katarakta sebep olur.

Hormon salgılayan bezelerde kalsiyum oranının artması; hormonların azalması ve bütün hücrelerin fonksiyonlarını yerine getirememesi demektir.

Hücreler arasındaki kalsiyum yoğunluğu magnezyumun azalması demektir.

Magnezyum yetersizliğinden ise enzimlerin oluşmaz ve haliyle enerji yetersizliği ortaya çıkar.

Kişide; önce halsizlik, yorgunluk, sonra alerjik hastalıklar ve cilt hastalıkları, sonra da depresyon vs. görülür.

Hücre zarında kalsiyum oranı artarsa hücre içine giriş ve çıkışlarda yavaşlama olur ve artık maddeler atılamadığından çöplük (cüruf) oluşur.

Hücreler arasında kalsiyum oranı çok yoğunlaşırsa hücreler ölmeye başlar.

Bor; hücre zarının fonksiyonlarını artırarak, kalsiyum ve magnezyum dengesini sağlar.

Bor ile birlikte hücre ve dokudaki fazla kalsiyum tekrar kemiklere depolanır, magnezyum oranı artar ve problemler ortadan kalkar.


BOR İLE KANSERE ÇARE 


Alman onkolog ve kanser araştırmalar uzmanı Dr. Paul Gerhard SEEGER kanserin hücre zarındaki çözülme nedeniyle başladığını bildirmiştir.

Bor türevleri hücre zarının fonksiyonları için çok çok önemlidir.

Şayet hücre zarı çözülmeye başlarsa kanser çok kolay ortaya çıkar.

Belki de, Dünya'daki kanser vakalarını bu kadar çok yayılması, BOR EKSİKLİĞİNDEN kaynaklanmaktadır.


Bor türevleri tümörlerin gelişimini ve çoğalmasını, kemik erimesi ve iltihapları önler.


BOR İLE MANTARA SON!


Boraks tozu mantar yok edici, bu nedenle de mantar hastalıklarına karşı en ideal ilaçtır.

Kandidoz sağlıklı bir kişide problemsiz bir fakat kimyasal ilaç kullanan ve ve yanlış beslenenlerde hızla çoğalarak sağlığı tehdit eden bir mantardır.

Kandidoz mantarı bağırsakları, birçok kolu ile ve mantar kolonisi  (pseudo-hyphen) şeklinde sarabilecek bir zincirleme ile çoğalır ve yayılır. Bağırsaklar artık besinlerdeki vitamin, mineral, enzim, glikoz vs besleyici maddeleri absorbe edemez hale gelir.

Bağışıklık sistemi zayıflar ve hastalıklar yavaş yavaş ortaya çıkar.

Bağırsak mukozası (sümüksü deri) tahriş ve tahrip olduğunda, n kişide bağırsak rahatsızlıkları ve iltihabi hastalıklar zuhur eder.

Bağırsaklardaki deformasyon nedeniyle artık sindirilmemiş protein artıkları da absorbe edilir.

Hyphen (saçak şeklinde mantar kolonisi) kana karışırsa otoimmun hastalıklar ve kansere sebep olur.

Kandidoz mantarı saçak şeklinde ince bir streç folyo gibi bağırsağı sarabilir.

Boraks ile yapılan klinik araştırmalarda; borik asit veya Borak’sın kandidoz folyosunu çözdüğü ve yayılmasını, çoğalmasını önlediği tespit edilmiştir.

Antibiyotiklerin sebep olduğu kandidoz mantarı istilasını boraks ve borik asit’in antimikozik (mantar öldürücü) özeliği nedeniyle bütün mantar hastalıkları (alerjik hastalıklar, cilt hastalıkları, vs) tedavi edilebilir.

Kandidoz Mantarının üretmiş olduğu toksik maddeler AFLATOKSİN B1’in DNS’i tahrip edebilir zarar verebilir.

Aflotoksin B1 Karaciğer ve Akciğerde kansere sebep olabilir.

Bor Türevleri, zarar gören, DNS’in kendisini yenilemesini sağlar. (Turkez, H., GEYİKOGLU, F.: Boric acid: a potential chemoprotective agent against aflatoxin b1 toxicity in human blood“ in Cytotechnology, 2010, 62(2):157–165


BORAKS İLE TECRÜBELER..


Boraks’ın kandidoz mantarı ve birçok hastalığa karşı etkisi mükemmel.

Bununla ilgili birçok hasta tecrübesi: www.earthclinic.com sitesine kayıtlı üyeler tarafından beyan edilmiştir.

Bir üye; ’’Ben sedef hastasıyım ve eklemlerimde dayanılmaz ağrılar var. Yeni yeni romatoid - sedef hastalığı da başladı.

Ben bu forumda boraks üzerine yazıları okuyunca hemen denemek istedim. Aman Allah’ım, bir gün sonra dizimdeki ağrılar yok oldu!

Sedef olan yerler 2 gün içinde çok daha iyi bir duruma geldi.

Ben ¼ tatlı kaşığı boraksı 1 litre su ile karıştırarak alıyorum.’’


Tırnak Mantarı olan bir forum üyesi; ’’Ben yaş ayaklarımı avuç dolusu boraks ile ovaladım ve kaşıntı hemen geçti.

Birkaç hafta sonra arkadaşımla karşılaştım, "ne oldu dedi?" hiçbir rahatsızlık kalmadığını söyledim.’’ (Borax Cures auf Earthclinic.com, 7.12.2012; )


Vajina Mantarı olan birçok bayan da yatmadan önce bir soft jel kapsülüne boraks duldurmuş ve vajinaların fitil gibi yerleştirmişlerdir.

Bu metot o kadar etkiliki bazen bir defa kullanmak bile problemi çözülmüştür.

Fakat tabii ki, 2 hafta süre ile, bunu devam ettirmek gerekir.

Vajina mantarına karşı etkisi klinik araştırmalarla tespit edilmiştir. (De Seta, F., Schmidt, M., Vu, B., Essmann, M., Larsen, B.: "Antifungal mechanisms supporting boric acid therapy of Candida vaginitis" in J Antimicrob Chemother, 2009, 63(2):325-336; ) ve (Iavazzo, C., Gkegkes, I. D., Zarkada, I. M., Falagas, M. E.: „Boric acid for recurrent vulvovaginal candidiasis: the clinical evidence“ in J Womens Health (Larchmt), 2011, 20(8):1245-55; )


Boraks ile yapılan bir diğer araştırmada ise, bor’un florit ile reaksiyona girerek floridi vücuttan uzaklaştırdığı tespit edilmiştir.

Bor vücudu ağır metallerden temizler, arıtır ve idrar yolu ile dışarı atılır. ("Fluoride Poisoning" auf Earthclinic.com, 16.6.2012; )


Fibromiyalji: Foruma üye olan bir bayan yıllarca fibromiyalji, çene eklemi ağrısı, kronik yorgunluk ve rosacea hastalığı nedeniyle acı çekmiş.

Bu rahatsızlıklara sebep olarak flor elementinden şüphelenmiş.

Bayan 1/8 deniz tuzu ve 1/8 boraksı bir litre su ile karıştırarak gün içinde tüketmiş ve 2 hafta içinde rahatsızlıkları hafiflemiştir.

2 hafta içinde yüzündeki gül hastalığı solmuş, cildi güzelleşmiş, ateşi düşmüş ve ağrıları azalmıştır.

Sürekli yorgun olan bayan tekrar normal yaşama dönmüş ve tam enerji ile çalışmaya başlamış, en önemlisi de KİLO VERMİŞtir.


İskelet Fluorosis: Alüminyum madenlerinde çalışan işçiler görülen, iskelet veya dişlerde renk değişim ve florit oranın yükselmesine, kısaca: İSKELET FLUORİSİS denir.

Çin’de 31 iskelet fluorisis hastası üzerinde boraks ile tedavi denemeleri yapılmıştır.

Tedavi süreci içinde, kademeli olarak, alınan boraks oranı günlük 300 mg dan 1.100 mg’a kadar yükseltilmiş ve hastalar da % 50 - 80 oranında iyileşme görülmüştür.


Tiroit Kanseri: Foruma üye olan bir bayan; "7 yıl önce tiroit kanseri, 6 yıl önce böbrek üstü bezesinde zafiyet, sonra erken menopoz başladı, bir yıl sonra rahim sarkması ve sonra rahim ameliyatla alındı.

3 sene öncede fibromiyalji ve nöropati ortaya çıktı.

Ben küçükken sürekli florlu su ve florlu hap aldım. 2008’in son baharında tamamen güçsüz kaldım, takatim kesildi ve yardıma muhtaç duruma geldim.

Artık yürüyemez olmuştum ve hiç uyuyamıyordum.

Sırt ağrılarından her gün kusuyordum.

Floritin yan tesirleri üzerine bir yazı okuyunca, anladım ki; benim problemim bu flor’dan kaynaklanıyor.

Boraks ile vücut temizliğine başladım ve 1/8 tatlı kaşığı boraksı bir litre su ile karıştırarak bir günde tüketim.

Tam 3 gün sonra, rahatsızlıklarım, hemen hemen, yok oldu.


ALINABİLECEK BORAKS DOZAJI İ:

Boraks ile birçok hastanın sadece ağrıları azalmamış, kalıcı olarak iyileşmişlerdir.

Sedef hastalığında; ¼ tatlı kaşığı, boraks bir litre suya katılır çalkalanır ve gün içinde tüketilir.

Saç dibi, ayak ve parmak tırnağındaki mantar boraks ile ovalanır.

Vajina mantarına karşı boraks kapsülü fitil gibi kullanılır.

Gül hastalığı, yumuşak doku romatizması, kronik yorgunluk sendromu, kemik erimesi vb., rahatsızlıklara karşı kullanılır.

Boraks idrarla dışarı atılır ve herhangi bir organda depolanmaz.

Dozaj vücut ağırlığına göre değişir.

Şayet kişinin herhangi bir hastalığı yoksa, bir tatlı kaşığı boraks (5 ml=0,40 gram) bir litre su ile karıştırılarak alınır.

Eğer kişinin; artroz, artrit, osteoporoz, menopoz gibi rahatsızlıkları varsa ve seks hormonu çok düşükse, bu dozajı, kademeli olarak, 3 katına kadar çıkarmak mümkündür.


- DOZUNA UYGUN KULLANILAN - BORAKS ŞİFADIR..


30 yıl önce, bir tanıdığıma doktoru sinir hapı (kimyasal bir hap) vermiş ve demiş ki;

- bünyen zayıf, yarım tabet al, bir tabet sana ağır gelir!

Yaşlı amca da;

- canım, bir haptan ne olur? diyerek bir hapı bütün olarak içmiş, adamcağızı hastaneye zor yetiştirdiler.

Az kalsın ölecekti.

Tabii ki boraks için de, aynı şekilde, dozaj önemlidir!

Alınması gereken miktar tatlı kaşığının ¼’ü bir litre suya katılacak ve gün içerisinde tüketilecek.

1981 yılında Avrupa Birliği'nde BORAKS : "ZEHİRLİ!" olarak ilan edildi ve kullanımı yasaklandı.

Oysa insanlar üzerinde herhangi bir klinik araştırma yapılmadı. Sodyum hidroksit (NaOH) ve Hidroklorik asit (HCL) zehirli olmalarına rağmen yasak mı?

Değil!

Çünkü Sodyum Hidroksit de Hidroklorik Asit de, ilaç sanayini tehdit edecek, alternatif olabilecek, maddeler değiller!

Oysa ki Boraks, aklınıza gelebilecek, bir çok, hastalığı problemsiz iyileştirebilir.

Dr. Rex NEWNHAM onbinlerce hastayı tedavi etmiş, teşekkür yerine para cezasına çarptırılmıştır.

Neden?

Çünkü İlaç Endüstrisi zarar etmesin, daha çok para kazansın, diye oyunlar oynanmaktadır.


BORAKS’IN YAN ETKİSİ VAR MI?


Yıllarca yanlış beslenme, kimyasal ilaçlar veya kandidoz mantarı nedeniyle eklemler, bağdokusu, hücreler arası, lenf sistemi ve sinir sistemine depolanan kalsiyumdan, kireçten 3 - 5gün boraks alınca hemen  kurtulamazsınız!

Forumda 2 - 3 haftada insanların en ağır artroz, artrit, osteoporoz vs. hastalıktan kurtulduğunu yazıyor fakat vücudun temizlenmesi için 3 ay kadar ½ çay kaşığı boraksı bir litre su ile karıştırarak içmek gerekir.

½ Çay kaşığı demek 1-2 gram demektir.


BORAKS ZEHİRLENMESİ..


Boraks ile, toplam 784 kişide zehirlenme olayı görülmüştür.

Bu kişiler bilmeden 10 - 88 gram boraks yutmuşlar.

Herhangi bir ölüm vakası olmamış ve herhangi bir yan etkisi tespit edilmemiştir fakat kg başına 84 mg boraks (60 kg ağırlığında bir kişi 40 gram boraks alırsa) mide - bağırsak, kalp dolaşımı, karaciğer, böbrekler ve sinir sisteminde rahatsızlıklara sebep olmuştur.

Cilt hastalıklarından kaşıntı ve kızarıklıklar ve ölüm vakaları görülmüştür.

Bir kişi 60 kg ise, Onun için 40 gram, 70 kg ise  50 gram boraks tehlikeli demektir.

Kimyasal ilaçlardan herhangi birinden 40 - 50 tane yutarsanız çok daha tehlikeli olur.

Boraks’da alınması gereken miktar ½ çay kaşığı yani 1-2 gram demektir.

Bu dozajı, aylarca kullansa bile, asla yan tesiri olmaz.


KALSİYUM HAPI ALIN, KEMİKLER GÜÇLENSİN! MASALI..


Heidelberg’deki Alman Kanser Araştırma Merkezi’nde, 23 bin 980 kişi, 10 yılı aşkın bir süre, izlendi ve kalsiyum ilaçları alanlarla almayanların kalp krizi geçirme oranları karşılaştırıldı.

Merkezde, kalsiyum ilaçları almayan 15 bin 959 kişiden 851′inin kalp krizi geçirdiği, kalsiyum ilaçları alanların kalp krizi geçirme olasılığının ise almayanlardan yüzde 86 oranında daha yüksek olduğu gözlendi.

Araştırma sonuçları ‘Heart’ (Kalp) dergisinde yayımlanmıştır.

O halde, kalsiyum hapı almak daha tehlikelidir.

Bu nedenle kalsiyum yerine bor hapı alınmalıdır.

Kalsiyum alalım diye kullandığımız haplar, kalp krizi tehlikesini arttırıyor.

Kalsiyum ilaçlarının, kalp krizi geçirme olasılığını artırabileceği bildirildi.

BBC’nin haberinde, Almanya’da yapılan bir araştırmanın, kalsiyum ilaçlarının, kalp krizi geçirme olasılığını artırabileceği tespit edilmiştir (http://heart.bmj.com/content/98/12/920.full, http://www.medpagetoday.com/Cardi…/MyocardialInfarction/3289 )


Son zamanlarda kemik erimesi için verilen kalsiyumun ve kemik erimesine karşı kullanılan ilaçların kalp krizi riskini artırdığına dair yayınlar yapılmaktadır.

İsveç’te yapılan bir çalışmaya göre; fazla kalsiyum alımının tüm nedenlere bağlı ölüm riski, kalp ve damar hastalıkları ile iskemik kalp hastalığı riski artırdığı tespit edilmiştir.

British Medical Journal dergisinde yayınlan bu çalışmada kalsiyum alan 1914-1948 doğumlu yaklaşık 61.433 kadın ortalama 19 yıl süreyle takip edilmişlerdir. Katılımcıların aldıkları besinlerin içindeki kalsiyum miktarı hesaplanmış, ayrıca dışarıdan ilaç olarak aldıkları kalsiyum miktarı kaydedilmiştir.

Araştırmaya katılanların günlük aldıkları kalsiyuma göre 4 gruba ayrılmıştır;


1-) Günlük 600 mg’dan az kalsiyum alanlar, 

2-) Günlük 600-999 mg kalsiyum alanlar, 

3-) Günlük 1000-1399 mg kalsiyum alanlar, 

4-) Günlük 1400 mg’dan fazla kalsiyum alanlar.


19 yıl süren bu araştırma boyunca i 11.944 kadın vefat etmiş ve bunlardan 3962'si kalp - damar hastalığı, 1932'si iskemik kalp hastalığı ve 1100’ü inme sonucu ölmüştür.

Yüksek oranda kalsiyum alanlarda kalp - damar hastalıkları ve iskemik kalp hastalığından ölenlerin diğer gruplara göre çok yüksek olduğu tespit edilmiştir..


KAYNAK:


Michaëlsson K, et al "Long term calcium intake and rates of all cause and cardiovascular mortality: community based prospective longitudinal cohort study" BMJ 2013; 346: f228.


Not: Doğrusu kalsiyum hapı almak değil, kalsiyumun kemikte kalmasını sağlamaktır.

Bu da ancak boraks ile mümkündür.

Dünyayı kimyasal ilaç ve kimyasal gübre ile zehirliyoruz, sonra da hortlayan hastalıkları tedavi edebilmek için yine zehir olan kimyasallara sarılarak sürekli zehirlenme sarmalından kurtulamıyoruz.


Eti Maden Bor almaya dikkat edin.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yapmak ve siteye üye olmak isteyenler, Gmail hesabı ile siteye üye olabilir, Sitede yorum bölümünde, “yorumlama biçimi” yazan butondan “Google hesabı” yazanı seçerek yorumunuzu yazabilirsiniz.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.