9 Ocak 2010 Cumartesi

Küçük Bir Hikaye


Uzak kentlerden birinde bir büyücü yaşarmış. Bir gün güneş battıktan sonra büyücü kentin dışında dolaşmaya çıkmış ıssız yollarda dolaşırken bir ağlama sesi duymuş.
Çevresine bakmış kimseyi görememiş. Ağlama sesi biraz daha yükselince 'kim var orada' diye seslenmiş. Sesin sahilden geldiğini anlayınca deniz kıyısına inmiş. Orada yıldızların solgun ışığı altında yatan olağanüstü güzellikte bir denizkızı görmüş.

Denizkızı 'sen o son sokakta oturan büyücü değil misin?' deyince, 'evet o benim' demiş 'bir şey mi istiyorsun?'.

Bunun üzerine denizkızı sevdiği gence kavuşabilmek için bir aşk iksiri istemiş, hazırlasın diye büyücüye yalvarmış. 'Sana bir inci kolye veririm bu iksiri hazırlarsan' demiş, ' o kadar uzun bir kolye olurki 8 defa boynuna dolayabilirsin'

Büyücü bu teklifi kabul etmiş. Koşarak evine gitmiş, hemen iksiri hazırlamış onu küçük bir şişeye koymuş. Gece yarısı sahile gitmiş, orada kendisini bekleyen denizkızına iksiri vermiş.

Denizkızı 'yarın gece buraya gel ödülünü almaya demiş'. Ertesi gece aynı yere gitmiş büyücü, oturup beklemeye başlamış.

Biraz sonra denizkızı gülerek gelmiş, ağır bir inci kolyeyi büyücünün önüne bırakmış.

Denizkızının kollarında saçları dalgaların etkisiyle suda yüzen çok yakışıklı ölü bir denizci varmış. Denizkızı denizcinin cesedini göğsüne bastırıp bir çocuk gibi sallıyormuş.

Büyücü kendini lanetleyerek ağlarken, denizkızı sevdiği denizciyle birlikte dalgaların arasında kaybolmuş.

Bazen şöyle bir etrafı izliyorum. Hangi yana baksam hüsran, hangi yana baksam ağlayan inleyen bir insan. Bunun sebebi çoğu zaman hayal kırıklığı ve bazen de aşk. İnsan neden sevdiğine acı verir hiç anlamam. Sevginin gerçek anlamı sevdiğini mutlu görmek değimlidir? Bir insan özgürse mutludur o zaman sevgi onu özgür bırakmak değilse nedir. İnsan bazen ne kadar bencil oluyor değil mi?
Ama insan her zaman sevdiğini yok etmiyor, bazende sevdiği için kendini yok ediyor. Aşk sihirli bir alana girdikten sonra yaşadığımız büyük bir sarsıntı. Kaçınılmaz olarakta bu sarsıntıda bir şeyler yıkılacak, bir kişilik bir dünyadan iki kişilik bir dünyaya geçerken bu yeni dünyaya uyamayacak, bir çok alışkanlığımızı yok edecek.
Böyle bir alt üst oluşu yaşarken yok edemediysek ve yok olamadıysak eğer, elimizde kalanlarla yepyeni, varlığından haberdar bile olmadığımız, heyecanlı olduğu kadar da sakin, tedirgin ettiği kadar da güven veren, korkuttuğu kadar yatıştıran mutlu bir alem yaratacaksınız. O aleme geçenler, geçemeyenlerin bilemeyeceği duygular yaşayacaklar. O kadar mutlu olacaklar ki bazen birçok şeyi kendileri feda edecekler.
İşte gerçek aşk. İşte gerçek sevgi.

Güldemim

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yapmak ve siteye üye olmak isteyenler, Gmail hesabı ile siteye üye olabilir, Sitede yorum bölümünde, “yorumlama biçimi” yazan butondan “Google hesabı” yazanı seçerek yorumunuzu yazabilirsiniz.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.