16 Nisan 2011 Cumartesi

Sınırsızlığın Bir Başka Adıdır Aşk

Aşkın büyüsü gözlerde başlıyor. Hiçbir ölçü birimi ölçemez aşkın yoğunluğunu. Bir telefon sesini yıllarca bekleyen âşık için zamanın önemi var mıdır? Ya da onu beş dakika görebilmek için binlerce kilometreyi heyecanla giden biri için uzaklığın ne önemi olabilir ki?

Karşılıksız seven birinin yüreğinin ağırlığı kaç tondur, bilen var mı? Kural tanımaz aşk, yazılmış ve yazılacak hiçbir yasa aşka engel olamaz. Bir isyandır aşk, hangi tank, hangi top, hangi nükleer başlıklı füze durdurabilir bu isyanı? Hangi ordu karşı koyabilir ki? Aşk güçtür, bütün bu silahları aşkın gücü durdurabilir ancak.

Hiç görmediğiniz birine âşık olabilirsiniz, hatta adını bile bilmediğiniz birine tutkuyla bağlanabilirsiniz. Matematikle açıklayabilir misiniz bunu? Ya da fizikle hadi olmadı kimya ile ya da başka bir pozitif bilim dalıyla? Hesap yapamazsınız aşk üzerine eğer yapmaya kalkarsanız hesaplarınız hiç tutmaz. Çünkü aşkın tek ve mutlak bir doğrusu yoktur. Aşkta iki kere ikinin kaç ettiğini ancak siz belirlersiniz. Durup dururken ağlarsınız ya da hiç olmadık bir yerde kahkaha atabilirsiniz. Tıbba göre siz ya delisiniz ya da delirmek üzeresiniz ama aşk için olağan davranışlardır bunlar.

Özlem dayanılmaz olduğunda, terk edildiğinizde, bir söze alındığınızda, unutulduğunuzda gözlerinizden süzülen yaşların taşıdığı anlamı hangi doktor anlayabilir? Daha önce sevgilinizle gittiğiniz bir lokantada, onun yemeği üzerine dökmesini hatırlayıp kalabalığın ortasında gülmenizi engelleyecek bir güç var mı? Birbirinize dokunurken, öperken, içinizden vücudunuza yansıyan o sıcaklığı ölçebilecek bir termometre icat edilmedi daha edilmeyecek de...

Âşıksanız, ne yaşadığınız ülkenin adı önemlidir ne de hangi ulustan olduğunuzun. Politik görüşünüz, ideolojiniz, aşka galip gelemez asla. Sağcı olabilirsiniz, solcu da ya da her neyse sizi buluşturacak tek ortak noktadır aşk ve siz bu aşkı yaşarken aslında sağ, sol, ön, arka gibi kavramların küçücük birer ayrıntı haline geldiğini hayretle izlersiniz.

Ya ölüm...
İnsan hayatının sınırı olan bu soğuk gerçek bile aşka sınır olamaz çünkü bir âşık ancak göze alabilir sevdası için ölümü. Ancak âşık sevgilisi öldükten yıllar sonra bile aynı aşkı içinde taşıyabilir. Sevgilinizin gözüne dikkatlice bakın, sınırların nasıl yıkıldığını göreceksiniz. Şimdi tutun onun ellerini ve bilin ki hiçbir şey değerli değil onun gözleri kadar.

Mehmet Coşkundeniz'in kitabından bir bölümdü sizlerle paylaşmak istedim.

Herkese güzel bir aşk diliyorum.

13 Nisan 2011

Sessiz Sakin

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yapmak ve siteye üye olmak isteyenler, Gmail hesabı ile siteye üye olabilir, Sitede yorum bölümünde, “yorumlama biçimi” yazan butondan “Google hesabı” yazanı seçerek yorumunuzu yazabilirsiniz.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.