18 Haziran 2011 Cumartesi

Karadut

Zamanın birinde geçmiş amansız bir aşk hikayesidir bu anlatacağım...
Bir zamanlar birbirine aşık iki meyve varmış. Bunlar birbirlerine çok aşıkmış. ancak görüşmelerine bir türlü izin verilmiyormuş. Gel zaman git zaman bu hasret dayanılmaz olmuş ve buluşmaya karar vermişler.
Dağın yamacındaki ağacın altında buluşacaklarmış. Önce giden tam ağacın altında beklerken bir aslanın kendisine doğru geldiğini görmüş. Telaşla kaçıp hemen oracıktaki mağaraya saklanmış. Kaçarken şapkasını düşürmüş. Ancak almaya vakti yokmuş. Telaşla içeri kaçmış. Karnı doyan aslan ağzının kanıyla şapkayı ağzına almış ve gevelemeye başlamış. Tam o anda diğeri gelmiş ve sevgilisinin kanlı şapkasını aslanın ağzında olduğunu görünce beyninden vurulmuşa dönmüş ve o andan sonra yaşamanın artık anlamı olmadığına karar vererek hançerini çıkarıp kalbine batırmış ve oracıkta ölmüş. Biraz sonra aslanın gittiğini gören diğeri gelmiş ve bakmış ki sevgilisi kanlar içinde yerde yatıyor. Biraz düşündükten sonra sevgilisinin kendisinin öldüğünü sadığı için intihar ettiğini anlamış ve artık kendisinin de onsuz yaşamasıın anlamı olmadığını düşünerek aynı hançeri kalbine saplayarak intihar etmiş.

Bütün bu olaylara şahit olan bir ağaç varmış. İşte o ağacın bir meyvesi olurmuş. Hangisi mi? Karadut...

Karadutu elinize her aldığınızda eliniz kıpkırmızı olur. İşte o kırmızılık intihar eden kızın kanı imiş. Ağzınıza aldığınızda gelen ekşimsi tad ise intihar eden sevgilisine ağlayan erkeğin gözyaşları...

Patozaf
Şenol babanın anısına...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yapmak ve siteye üye olmak isteyenler, Gmail hesabı ile siteye üye olabilir, Sitede yorum bölümünde, “yorumlama biçimi” yazan butondan “Google hesabı” yazanı seçerek yorumunuzu yazabilirsiniz.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.