28 Haziran 2011 Salı

Sus Gönlüm

Susmak; susturanın ayıbıdır…

Susmak; yalan söylediğini bildiğin halde bilmiyormuş gibi görünmeye çalışmaktır…

Susmak; yalancının mumu yatsıda sönmesin diye rüzgara engel olmaktır…

Susmak; Gözüne baka baka söylediği yalanı gözlerinle yine ona kusmaktır…

Susmak; susamışken her şeye ölüm orucu tutmaktır…

Susmak; hayatından temelli gitmeden önceki son adımdır…

Susmak; yüreğin için için kan ağlarken gülümsemeye çalışmaktır…

Susmak; bir süre yalan söylemesi için zaman vermektir…

Susmak; maziye gömmeden önce verilen son şanstır…

Susmak; geceleri onun aleyhine yakmaktır…

Susmak; severken söke söke onu içinden atmaktır…

26 Haziran 2011

Paraf

2 yorum:

  1. Sezmekte ve susmakta usta olmayı gerektirir dost.

    F. Nietzsche

    YanıtlaSil
  2. Neden Affedemiyoruz?

    Neden
    affetmiyoruz biliyor musunuz?

    Çünkü korkuyoruz. Hem de çok…

    Affedemediğimiz kişinin karşımızdaki insan değil de kendimiz
    olduğu ile yüzleşmekten korkuyoruz.

    Bu noktaya kadar gelmesine nasıl izin verdiğimiz, onun bize
    bunları yapmasına nasıl izin verdiğimizle yüzleşmekten ve esas
    affedemediğimizin kendimiz olduğunu duymaktan korkuyoruz.

    Aslında karşımızdakini değil kendimizi cezalandırdığımızla
    yüzleşmekte korkuyoruz.

    Affedersek aynı şeyleri yaşamaktan korkuyoruz.

    Ona sınırlarımızı çizememekten korkuyoruz.

    Çünkü;

    Neden
    affedemiyoruz biliyor musunuz?

    Affetmenin gerçekte ne demek olduğunu bilmiyoruz.

    Çocukluğumuzdan beri gördüğümüz modeller ve öğrendiklerimiz
    ile affetmenin, karşımızdaki insana sonsuz kredi vermek olduğunu öğreniyoruz.

    Kimse karşımıza geçip de affetmenin ne demek olduğunu, neden
    affedeceğimizi, affedince ne olacağını, affetmeyince ne olmayacağını, kimin
    için affedeceğimizi öğretmiyor.

    Affetmenin o insanın karşısına geçip “Ben seni affettim”
    demekten ibaret olduğunu, “Aslında hatanın tamamı bendeydi” demek olduğunu ve o
    insanı içimizdeki korkularla bağrıma basmak olduğunu öğreniyoruz.

    Affetmenin yapılan tüm kötülüklerin unutulması ve kendimiz
    suçlamak olduğunu öğreniyoruz.

    Neden
    affedemiyoruz biliyor musunuz?

    Çünkü değerlerimiz yok.

    Affetmenin bize katacağı güzellikleri bilmiyoruz

    Aciziz, zayıfız ve nefret etmenin, kin duymanın büyüklük
    olduğunu öğrendik.

    Karşımızdakine lafı oturtmanın, eninde sonunda intikam
    almanın marifet olduğunu öğrendik.

    Affetmemenin elimizden gelen tek çözüm olduğunu öğrendik.



    Halbuki;

    Affetmek kendinize yapacağınız en büyük güzelliktir.

    Affetmek değerlerinizin olmasıdır.

    Affetmek kararlılığınızı yaşamak ve yaşatmaktır.

    Affetmek büyüklüktür.

    Affetmek büyük insanların seçimidir.

    Affetmek sizi büyütür. Karşınızdakini küçültür.

    Affetmek insanın yaşayabileceği en özgür duygudur.

    Affetmek kendimizi esir aldığımız hapishanemizden
    özgürleşmektir.

    Affedip affetmediğinizi kimseye ispatlamak zorunda
    değilsiniz.

    Sizin affedip affetmeniz onun umurunda bile değil. Emin
    olun..

    Sadece içinizdeki nefreti ellerinizle beslemeyin. Hepsi bu...

    Bundan sonraki süreçte ise, karşınızdaki insana nasıl
    davranacağınız tamamen sizin seçiminiz.

    Eğer o insan, sizin hayatınızdaki kredilerini tamamen
    doldurduysa tamamen çıkartın hayatınızdan.

    Yok hala kredisi varsa, affedin ve ona değiştiğinizi eski siz
    olmadığını yaşatın.

    Affedin. Affetmek insana yakışır. İnsana yakışan kin, nefret
    değil.

    Gülçin Çay

    YanıtlaSil

Yorum yapmak ve siteye üye olmak isteyenler, Gmail hesabı ile siteye üye olabilir, Sitede yorum bölümünde, “yorumlama biçimi” yazan butondan “Google hesabı” yazanı seçerek yorumunuzu yazabilirsiniz.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.