Gülüşün sırlarla dolu bir şehri anımsattı seni ilk gördüğü zaman
Anlamam için anlatman lazımdı ruhunda ne olup ne bittiğini ya da
Görmem için göstermen lazımdı için için kavrulan İstanbul'u...
Aşk için yaşadım yıllarca aradım durdum, bulduğumu sandım
Eski kalıntılar içinde bir başıma kaldım.
Aşksız yaşanmadığını öğrendim
Meğer aşk Yunus balığının içinde bile aşkla adını anmakmış.
Yunus (a.s) gibi
"Varsın, birsin, ne diyeceğimi benden iyi bilirsin"
Diyebilmekmiş,
Haykırabilmekmiş...
Mevlana misali anam aşk babam aşk diye
Masallar anlatabilmekmiş aşkı uğruna binbir geceye
Benzetebilmekmiş şiirlerde yazdığı aşkı ve sevdayı sana
Zamanı eşit yapabilmekmiş aşk Mihri Mah Sultan Camii'sinde
Bir gün sana kavuşmanın huzurunu yaşamak için ibadete çekilmekmiş
Beklemek seni ayın güneşe kavuşmasıydı, kavuştuk.
Eşsiz olan neydi bunca kelimeyi yazdıran
Aşk mıydı yoksa gözlerinden dökülen inci tanesi misali gördüğüm
Sevda mıydı yoksa için için yanan kavuran bedenim mi
Kör kuyuda gördüğüm gülüşün rüya mıydı yoksa tabir ettikçe
Şehirler şehri İstanbul olan.
18 Ağustos 2011
Efsane Etrafoğulları
“bir bardak su içsem şimdi
YanıtlaSilyaralarımdan dökülür
gün ki yıkımlar günüdür
boştur ne söylesem şimdi”
CEMAL SÜREYA