Sana aşkı yazmak, suya yazı yazmak gibiydi benim için
Üç maymunu oynuyordun adeta hayatla
Görmüyor aşkı, dokunmuyor yüreğe, hissetmiyordun içimdeki fırtınayı
Kimi ademoğluna göre imkansızdı sana duyduğum, şiirde yaşadığım aşk
Çünkü su’ydun yazıyordu bu yürek sana, yazgımı arıyordum sende.
Artık kısa cümleler kuruyorum
Çünkü anlaşılabildiğim kadar varım.
Destanlar yazsam bu aşka, methiyeler dizsem sıra sıra
Kifayetsiz kalıyorum, ardınsıra bakan oluyorum.
Kaçıyorsun
Belki kendinden, belki aşktan belki de incinmekten
Oysa bilmiyorsun bu yürek seni nasıl taşır.
Ben konuşmak istedikçe sen susuyorsun
Ben suskunluğunu dinliyorum bitmeyen gecelerimde...
Aşk bu kadar acımasızdı
Sana yazan kalem idam sehpasında bir adamı anımsatıyordu
Yazdıkça ölüyordu yaşadığım aşk yazdığım şiirlerle birlikte
Senden sonra kaybettim şuurumu
Aşka inancım da kalmadı
Yalandı sevgiliye söylenen her söz
Gerçi onlar da biliyor yalan olduğunu ama yine de konuşmasına izin veriyor.
Ceviz ağacının altında uykuya daldı düşlerim ve bir daha uyanmadı.
Düşü olmayan insan ne işe yarardı ki?
Renk yok, doku yok, koku yok hepsinden öte onun gözleri yok.
Madem yokluk içinde kaybolup varlığa eriliyor
Ruhum Hira'da inzivada mühürleniyor.
Suyun rengi yok senin yüzündeki aşk gibi
Kalem ağlıyor
Kağıda yazdığım kelimeler (d)üşüyor yağmur damlası misali
Bana hayat veren içimdeki sen
Şimdi ise senin için sela veriliyor selavat okunuyor ardından
Aşkı nasıl bilirdiniz?
20 Ağustos 2011
Paraf & Efsane Etrafoğulları
Üç maymunu oynuyordun adeta hayatla
Görmüyor aşkı, dokunmuyor yüreğe, hissetmiyordun içimdeki fırtınayı
Kimi ademoğluna göre imkansızdı sana duyduğum, şiirde yaşadığım aşk
Çünkü su’ydun yazıyordu bu yürek sana, yazgımı arıyordum sende.
Artık kısa cümleler kuruyorum
Çünkü anlaşılabildiğim kadar varım.
Destanlar yazsam bu aşka, methiyeler dizsem sıra sıra
Kifayetsiz kalıyorum, ardınsıra bakan oluyorum.
Kaçıyorsun
Belki kendinden, belki aşktan belki de incinmekten
Oysa bilmiyorsun bu yürek seni nasıl taşır.
Ben konuşmak istedikçe sen susuyorsun
Ben suskunluğunu dinliyorum bitmeyen gecelerimde...
Aşk bu kadar acımasızdı
Sana yazan kalem idam sehpasında bir adamı anımsatıyordu
Yazdıkça ölüyordu yaşadığım aşk yazdığım şiirlerle birlikte
Senden sonra kaybettim şuurumu
Aşka inancım da kalmadı
Yalandı sevgiliye söylenen her söz
Gerçi onlar da biliyor yalan olduğunu ama yine de konuşmasına izin veriyor.
Ceviz ağacının altında uykuya daldı düşlerim ve bir daha uyanmadı.
Düşü olmayan insan ne işe yarardı ki?
Renk yok, doku yok, koku yok hepsinden öte onun gözleri yok.
Madem yokluk içinde kaybolup varlığa eriliyor
Ruhum Hira'da inzivada mühürleniyor.
Suyun rengi yok senin yüzündeki aşk gibi
Kalem ağlıyor
Kağıda yazdığım kelimeler (d)üşüyor yağmur damlası misali
Bana hayat veren içimdeki sen
Şimdi ise senin için sela veriliyor selavat okunuyor ardından
Aşkı nasıl bilirdiniz?
20 Ağustos 2011
Paraf & Efsane Etrafoğulları
Yüreğin attığı sürece
YanıtlaSilUmudunu yitirme.
Muzaffer Aytekin / Mirhani