21 Temmuz 2012 Cumartesi

Suskundur Mısralarım

Aynalar geçmişi mi yoksa geleceği mi gösterir?
Aynalar, sisli, puslu yalnız senin için gibi
Sen içimdeki aynam isen kırılsın sırça köşk misali

Gecenin sessizliğinde çığlığım ol, gönlün bahçemde dikenim ol
İbrahim'in ateşine odun taşıyan eller misali lanetleneyim.
Dünyanın marjinal meridyeninda saf tutuşumla
Mina'da taşlanan şeytan misali, gözümü kör etmeye çalışsınlar.
Sen yanımda ol da cehennem narında beni kavursunlar
Razıyım senden gelen her belaya, sabretmeye hazırım
Bülbüller sussun gülüm solarken, ölüm sessizliğine bürünsün.
İbadet olsun aşk suretin ile giren yüreğime
Düşünceler hiroşimaya atılan bombalar gibi yok olsun insanlığımla birlikte
Cehennemi yaşat gözlerinde, yak kavur anam aşk babam aşk diyen dillimi
Kabristanı olmayan budist rahip olayım Ganj Nehrine savur küllerimi...
İliklerime kadar aşkla dolmuşum, adımı kulağına okumuşum
Ben benden geçip senin sevdanla yoğrulmuşum.
İnce bir sızı düşmüş gecelerime, gizlice kavrulmuşum
Çarmıha gerilmiş yaralı ruhum, ne aşka ne de acıya doymuşum.
Sana koşan, seni arayan ayaklarıma prangalar bağlansın
Ağlasın yüreğim, kan döksün paramparça olsun kör oluncaya dek
Kulaklarımı keseyim senin için bestelenen aşkı duymamalıyım
Topraktan gelen insanım yar gibi aşkla sarılmalıyım.
Bu şiir burada biter, aşk için yazılacak daha çok şiir var
Şaire aşk gerek, acı gerek yoksa kelamlar kifayetsiz kalır.
Yazılmamış düşünceler belki daha sonra kaleme alınır
Gelme, görme, sevme ki bu aşk bitmesin.

30 Haziran 2011

Paraf & Efsane Etrafoğulları

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yapmak ve siteye üye olmak isteyenler, Gmail hesabı ile siteye üye olabilir, Sitede yorum bölümünde, “yorumlama biçimi” yazan butondan “Google hesabı” yazanı seçerek yorumunuzu yazabilirsiniz.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.