29 Kasım 2012 Perşembe

Nefes Çalışmaları / Nefes Alma - Verme

8 Haftada İdeal Sağlık

Nefes Alma

Nefes, sağlıklı olma ve iyileşmede temel anahtarlardan birisidir ve nefes almadan tam olarak yararlanmak için tüm yeteneklerimizi kullanmamız gerekir.
"İnsanlara kendiliğinden iyileşmeye ulaşabilmeleri için tek bir şey yapmalarını söylemek zorunda kalsaydınız söyleyeceğiniz şey ne olurdu?" diye sorulsa şu yanıtı vermek gerek. "Nefesinizle çalışın."

Bazı nefes alma teknikleri

I - Nefes Alma Gözlemi:

Nefes alma sistemlerinden en basit olanı onu gözlemlemek, herhangi bir şekilde etkilemeye çalışmadan nefes alma temponuzu zihninizle izlemekten başka bir adım atmamaktır. Bunu sağlamak için;

1) Rahat bir pozisyonda dik, gözleriniz hafif kapalı olarak oturun.

2) Dikkatinizi nefesinize yoğunlaştırın ve mümkünse aşamalar arasındaki değişiklikleri takip ederek, içe çekip dışa vererek nefes temponuzun ritmini izleyin.

Bunun her gün beş dakika boyunca uygulanması yerinde olur. Dikkatinizi nefes temponuzda yoğunlaştırıp onu izlemekten başka bir amacınız olmamalı. Nefesiniz nasıl değişirse değişsin, titreşimler çok küçük olsa bile, onları izlemeye devam edin. Bu temel bir meditasyon biçimi, bir gevşeme yöntemi ve beden ile zihni uyumlaştırmaya başlamanın bir yoludur.

II - Dışa Vererek Başlama :

Nefes alma süreklidir, başı ya da sonu yoktur, ama doğrusu, bir nefesin içe çekerek başladığı, dışa vererek sona erdiği gibi bir düşüncemiz de vardır. Bu yaklaşımı tersine çevirmeye çalışalım. Beş dakikalık Nefes Alma Gözlemi’nin sonunda bunu deneyin. Yine, dikkatinizi onu etkilemeye çalışmadan nefes almaya yoğunlaştırın ama nefesi dışa vermeyi her yeni nefesin başlangıcı olarak deneyin. Bunu sadece bir dakikalığına yapın. Bu şekilde tersine çevrilmiş nefes almanın ne kadar farklı olduğunu göreceksiniz. Nefes almaya dışa vererek başladığınız zaman, kendinizi nefesinize çok daha yakın hissedip, pasif biçimde izlemektense aktif biçimde onunla iç içe olduğunu düşünebileceksiniz.

Bu yön değişikliğini yapmanın önemli bir psikolojik nedeni var: Nefesi dışa vermeyi denetleme potansiyeliniz nefesi içe çekmeyle kıyaslandığında daha fazladır. Çünkü ciğerlerinizden çıkan havayı sıkıştırmak için kaburgalarınız arasındaki iradenizle yönlendirdiğiniz kasları kullanabilirsiniz ve bu kas sistemi havayı içeri çekerken kullanılandan çok daha güçlüdür. Dışarı daha fazla hava verdiğinizde, kendiliğinden içeriye daha fazla hava alırsınız. Solunum, derinleştirmek istenilir bir şeydir ve bunu yapmanın en kolay yolu da nefesi dışa vermeyi her ayrı nefesin ilk kısmı olarak düşünmeye başlamak, nefesi içe çekme konusunda hiçbir kaygı duymamaktır. Çin alfabesinde "nefes"in iki parçası vardır; bunların birisi "dışa verme", diğeri ise "içe çekme" anlamına gelir ve dışa verme önce gelmektedir.

III - Kendinizi Nefesinize Bırakma:

Bu egzersiz en iyi biçimde sırt üstü yatarken yapılır, böylece uyurken ya da yeni uyanmış bir halde de denemek isteyebilirsiniz.

1) Gözlerinizi kapatın, kollarınızı vücudunuzun yanında tutun ve dikkatinizi onu etkilemeye çalışmadan nefes almanızda yoğunlaştırın.

2) Şimdi nefesinizi her içeri alışınızda evrenin rüzgârının size doğru estiğini, her dışarı verdiğinizde ise geri çekildiğini hayal edin. Nefesin pasif alıcısı olduğunuzu düşünün. Evrenin nefesi sizin içinize girdikçe, bırakın bu nefes, el ve ayak parmaklarınızın uçlarına kadar vücudunuzun her parçasına nüfuz etsin.

3) Nefesi on defa dışa verip içe çekmeniz süresince algılamanızı durdurmaya çalışın. Bu işlemi günde bir defa yapın.

IV - Gevşeme Nefesi:

Dilinizi yoga pozisyonuna getirin;

Dilinizin ucunu üst ön dişlerinizin iç yüzeyine değdirin, sonra minesine, dişiniz ile ağzınızın üstü arasındaki yumuşak dokuya dayanana kadar dişlerinizin üstüne kaydırın. Tüm egzersiz boyunca dilinizi orada tutun. Tamamen ağzınızdan, duyulabilir bir ses çıkararak (bir vhoosh sesi), dışarı nefes verin ve nefes alın. Ağzınızı kapatın ve (içinizden) dörde kadar sayarak sakince burnunuzdan içeri nefes alın. Sonra nefesinizi yediye kadar sayarak tutun. Son olarak, sekize kadar sayıp ağzınızdan ses çıkararak nefes alın. Bu bir nefes döngüsünü oluşturur. Toplam dört defa tekrarladıktan sonra her zamanki gibi nefes alın. Diliniz o haldeyken dışa nefes vermekte zorlanıyorsanız dudaklarınızı büzmeyi deneyin; bunu yapmayı kısa sürede öğrenebilirsiniz. Egzersizi yapma hızınız burada önemli değildir. Önemli olan, "içe çek, tut, dışa ver" şeklindeki dört, yedi, sekiz oranını takip etmektir. Nefesinizi rahatça uzun bir süre tutabilmeniz sizi sınırlayacağından, sayınızı buna göre ayarlayın. Bu egzersizi yaparken yavaşlatabilirsiniz, ki bu da istenilir bir şeydir. Bunu en azından günde iki defa yapın.

Gevşeme Nefesi’ni herhangi bir yerde yapabilirsiniz, ancak bir yerde oturuyorsanız dik durmaya çalışın. Akşamları yatağa giderken, uyumadan hemen önce yapmanızı salık veririz. Gece uyanırsanız da tekrar uyumanızı, düşüncelerinizden kopup duygusal çalkantılar yaşamamanızı sağlar. Ayrıca sinir sistemine harika etkilerde bulunur. Özel olarak da, içselleşmiş kaygıyı azaltıp, sindirim, dolaşım ve diğer sistemlerin daha uyumlu biçimde işlemesini sağlayarak sempatik-parasempatik sinir sisteminin faaliyetlerinin hızını düzenliyor. Bu çalışmanın yararları süreç içinde ve katlamalı olarak ortaya çıkar, en sonunda tüm sinir sisteminin daha sağlıklı biçimde işlemesini sağlar. Ayrıca kan basıncının yükselmesi, ellerin üşümesi, bağırsakların tahriş olması, kalp aritmileri görülmesi, düzensiz anksiyete ve panik ile birçok yaygın hastalıkta da özel bir tedavi işlevi görür. Bu yöntem en etkili ve vakitli gevşeme yöntemlerinden biridir.

V - Uyarıcı Nefes :
Bu egzersiz gevşetici olmaktan ziyade uyarıcıdır. Dolayısıyla bu teknikten kendinizi uyuşuk ya da zihinsel bakımdan tembel hissettiğiniz zamanlarda canlanmak amacıyla yararlanabilirsiniz.

1) Dik durarak ve gözleriniz kapalı olarak rahatça oturun ve gevşeme nefesinde tanımlandığı şekilde dilinizi yoga pozisyonuna getirin.

2) Ağzınızı hafif kapalı tutarak burnunuzdan hızla nefes alıp verin. Nefesi içe çekme ve dışa verme eşit sürede ve kısa olmalı, köprücük kemiğinin hemen üstünde, boynunuzdaki kasların ve diyaframınızın gerildiğini hissetmelisiniz. (Hareketliliği hissetmek için ellerinizi bu bölgelere koymayı deneyin.) Göğsün hareketi, hava basan bir körük gibi hızlı ve mekanik olmalıdır. Aslında bu egzersizin Sanskritçe ismi de "körük nefesi" anlamına gelmektedir. Hem içe çekerken hem dışa verirken nefes alışınızın sesi duyulmalıdır. Eğer rahat olarak yapabiliyorsanız hızı saniyede üç devire çıkarabilirsiniz.

Bu egzersizi ilk denemede sadece onbeş saniye süreyle yapın, daha sonra her zamanki gibi nefes alın. Her seferinde süreyi beş saniye kadar artırın ve tam bir dakikaya ulaşmaya çalışın. Bu gerçek bir egzersizdir. Dolayısıyla kullandığınız kasların yorulduğunu hissedebilirsiniz. (Kuşkusuz bu egzersiz kaslarınızı kuvvetlendirecektir.) Ayrıca başka bir şeyi daha hissetmeye başlayacaksınız: Her zamanki gibi nefes almaya döndüğünüzde bedeninizde belli belirsiz ama kesin bir enerji hareketi olacaktır. Belki, bunu kollarınızda bir titreme ya da karıncalanma olarak hissedebilirsiniz. Bunun yanında kendinizi daha uyanık hissedebilir ve yorgunluğunuzun kalmadığını görebilirsiniz. Bu olay, aşırı karbondioksit vermenin sonucunda psikolojik değişikliklere yol açan, hızlı hızlı ve derin nefes alma durumu değildir. Körük nefesini tam bir dakika sürdürebilmeniz durumunda, bunu öğleden sonraları, kendinizi canlandıracak kafeinli bir içecek yerine deneyin. Bu yöntemin yararını özellikle araba kullanırken uyuklamaya başladığınız durumlarda da görürsünüz. Ayrıca bu egzersizi üşüdüğünüzü hissettiğiniz zaman kendinizi ısıtmak için kullanabilirsiniz. Bu egzersizi ne kadar çok yaparsanız, onun yarattığı enerjinin o kadar çok farkında olursunuz.
Günlük Yaşantımızda Nefes Alma Sistemi

Nefes Gözlemi gevşemenize yardımcı olacak bir meditasyon pratiğidir ve nefes alma tekniği yoga geleneğinin eski bir tekniğidir. Düzenli yapma alışkanlığını edinirseniz kendi adınıza büyük bir kazanç olacaktır. Günde beş dakika yapılması istenmişti bu nefes gözleminin tanımında ancak istediğiniz kadar yapmakta da tabii ki serbestsiniz. Bu pratiği sabahları beş dakika yapmanızı özellikle tavsiye ederim. Bu süreyi artırırsanız kendinize daha uygun şekillerde düzenleyebilirsiniz.

Nefesi tersine çevirme tekniği, nefes alma kapasitenizin gelişmesine katkıda bulunarak sağlığınızı genel olarak olumlu yönde etkileyecektir. Bu tekniği günde bir dakika yapmanız salık verilmişti fakat her aklınıza gelişinde ya da her boş vakit bulduğunuzu düşündüğünüzde de yapabilirsiniz. Bunu beş dakikalık Nefes Gözlemine dâhil etmeniz de mümkündür.

Kendinizi Nefesinize Bırakma tekniğinde günde bir defa yapmanız istenen zihinde canlandırma oyunu da her yerde ve her zaman yapılabilir, yalnız gece yatmaya gittiğinizde ya da sabah ilk uyandığınızda yattığınız yerden yapmak daha kolayınıza gelebilir.

Gevşeme Nefesi, her biri dört nefes alıp vermeden oluşan en az iki seansı gerektirmektedir. Bu egzersizi günde iki kere ve sekiz devire çıkarmanız daha yerinde olur. Kuşkusuz bu egzersizi kendinizi kaygılı, morali bozuk ya da fiziksel bir sıkıntı çektiğiniz herhangi bir zamanda da yapabilirsiniz, fakat iki seansı zorunlu bir asgari ölçü olarak benimsemenizde ısrar etmek gerekir. Bu egzersizlerden birini sabahları, doğal olarak meditasyon konumuna getirdiğinden, meditasyon yapmadan önce de tercih edebilirsiniz.

Uyarıcı Nefes de her zaman yapılabilir. Kendinizi uyuşuk ya da zihinsel açıdan tembel hissettiğiniz zamanlarda canlanmanız açısından son derece yararlı bir egzersizdir ancak bunu her koşulda günde en az bir defa yapmanızı öneriyorum. Gevşeme Nefesi'nden önce yapmak da sizi daha kolay biçimde bir meditasyon ortamına getireceğinden sabah
ritüellerinizle birleştirmeniz de uygun olacaktır.

Bu beş nefes egzersizini, şu şekilde düzenleyebiliriz:

Sabah:

Uyarıcı Nefes
Gevşeme Nefesi (uyarıcı nefesin hemen arkasından)
Nefes Gözlemi (asgari beş dakika ve gevşeme nefesinin hemen arkasından)
Nefesi İçe Çekme ve Dışa Vermeyi Tersine Çevirme

Yatarken:

Kendinizi Nefesinize Bırakma (on nefes)
Gevşeme Nefesi (on nefesin hemen arkasından)
Bunların hepsi on dakika bile sürmezken, sağlığınızda önemli gelişmeler sağlamanıza yarayabilir. Bu sistemleri seveceğinizi ve gece seansından sonra harika bir uykuya dalacağınızı düşünüyorum. Nefes alma çalışmasının yararlarının günlük pratiklere bağlı olduğunu, yavaş yavaş ve katlamalı biçimde artarak görüldüğünü unutmayın.

Nefes Almanın Gücü:

Sağlığın temeli, sağlıklı bir kan dolaşımıdır. Çünkü dolaşım sistemi oksijen ve besinleri vücudun tüm hücrelerine taşıyan sistemdir. Sağlıklı bir dolaşım sistemine sahipseniz, uzun ve sağlıklı bir yaşamınız olacak demektir. Sistemin çevresi dolanımdaki kandır. Bu sistemin kontrol düğmesi nedir? Kontrol düğmesi nefes almadır. Vücudunuza uygun şekilde oksijen verebilirseniz; bu oksijen her hücrenin elektriksel sürecini uyaracaktır.

Vücudun nasıl çalıştığına biraz daha yakından bakalım. Nefes almak sadece hücrelerin oksijenlenmesini kontrol etmez, aynı zamanda vücudu koruyan beyaz hücreleri içeren lenf (akkan) sıvısının akışını da ayarlar. Lenf sisteminin görevi nedir? Bazıları onu vücudun kanalizasyon sistemi olarak düşünürler. Şimdi lenf sisteminin nasıl çalıştığına bakalım. Kan kalpten atardamarlar aracılığıyla ince, geçirgen kılcal damarlara pompalanır. Kan kılcal damarlara oksijen ve besin taşır ve bunlar hücrelerin etrafında bulunan akkana (lenf sıvısına) geçirilir. Hücreler ihtiyacı olan şeyleri bilecek kadar akıllı ya da çekicidir. Hücre kendi sağlığı için gerekli olan besin ve oksijeni alır, bir kısmı tekrar kılcal damarlara dönecek olan toksinleri (zehirleri) dışarı atar. Fakat ölü hücreleri, kan proteinlerini ve diğer zehirli maddeleri dışarı atma görevi lenf sisteminindir. Lenf sistemi de derin nefes almakla eyleme geçirilebilir.

Hücrelerin oksijen miktarını kısıtlayan fazla sıvı ve çok miktardaki toksik madde; lenf sistemi tarafından dışarıya atıldığı için vücudun hücreleri lenf sistemine bağlıdır. Sıvı, kan proteinleri hariç, ölü hücreleri ve diğer zehirli maddeleri nötralize ve tahrip eden lenf bezlerinin içinden geçer. Lenf sistemi ne kadar önemlidir? Lenf sistemi yirmi dört saat çalışmazsa, hücrelerin etrafında oluşan fazla sıvı ve kan proteinleri yüzünden insan ölür.

Kalp, dolanımdaki kanın pompasıdır, fakat lenf sistemi böyle bir pompaya sahip değildir. Lenflerde kalbin görevini, kas hareketleri ve nefes alma yerine getirir. Etkin bir lenf ve bağışıklık sistemiyle birlikte sağlıklı bir kan dolaşımına sahip olmak istiyorsanız; bu sistemleri harekete geçirecek şekilde derin nefes almak zorundasınız.

Tanınmış bir lenf uzmanı olan Dr. Jack Shields son zamanlarda bağışıklık sistemi üzerinde ilginç çalışmalar yapmıştır. Shields insan vücudunun içine koyduğu kameralarla lenf sistemini temizleyen uyarıcıların neler olduğunu gözlemiştir. Bu görevi en iyi şekilde diyaframa alınan derin nefesin yerine getirdiğini görmüştür. Derin nefes, vakum gibi kan dolaşımı aracılığıyla lenfi çeker ve vücudun toksinleri yok etme hızını artırır. Gerçekten de derin nefes ve alıştırmalar bu süreci on beş kat daha hızlandırabilir.

Bu bölümde anlatılanlardan sadece derin nefes almanın önemini anlayıp uygulamak bile vücut sağlığını önemli oranda artırabilir. Yogada nefes almanın üzerinde bu kadar çok durulması bu yüzdendir ve derin nefes alma kadar vücudu temizleyen başka hiçbir şey yoktur.

Sağlıklı olmada nefes almanın çok önemli olduğunu kavramak için sağduyunun çok zorlanması gerekmez. Sadece önemi üzerinde biraz düşünmek yeterlidir. Nobel ödüllü Dr. Otto Warburg oksijenin hücrelere etkisi üzerinde çalışmıştır. Warburg sağlıklı ve normal hücrelere verilen oksijeni azalttığında; bu hücrelerin habis haline dönüştüklerini gördü. Daha sonra benzer bir çalışmada Dr. Harry Goldblatt hiçbir hastalığı olmadığı bilinen farelerin denek olduğu bir deney yaptı. Deneyinde yeni doğmuş farelerden alınan hücreleri üç gruba ayırdı. Deney tüpüne aldığı bir grubu otuz dakika oksijensiz bıraktı. Birkaç hafta sonra bu hücrelerin birçoğu öldü, kalanlardan bir kısmının hareketleri yavaşladı ve geriye kalanlar da habis hücre görünümünü alacak şekilde yapılarını değiştirmeye başladılar. Bu arada diğer iki grup hücre de sürekli atmosferik koşullarda oksijen alabilecek şekilde deney tüplerinde incelemeye alındılar. Otuz gün sonra Dr. Goldblatt bu hücreleri üç ayrı grup fareye enjekte etti. İki hafta sonra iki normal grup hücrenin enjekte edildiği farelerde herhangi bir anormallik görülmedi. Ancak oksijensiz bırakılan hücrelerin enjekte edildiği farelerde habis büyümenin gerçekleştiği görüldü. Bir yıl sonra aynı fareler tekrar gözlendiğinde habis büyümenin devam ettiği, normal hücrelerin ise normal kaldığı gözlendi.

Araştırmacılar hücrelerde habis ya da kanser oluşumunda temel etkenin oksijen azlığı olduğuna inanmaktadırlar. Oksijen azlığının hücrelerin yaşam kalitesini etkilediği kesindir. Sağlığımızın kalitesi de hücrelerimizin kalitesine bağlıdır. Bu nedenle sağlık için ilk öncelik, nefes almaya verilmelidir.

Sorun birçok kimsenin nasıl nefes alınacağını bilmemesidir. Üç Amerikalıdan biri kansere yakalanmaktadır. Fakat yedi Amerikalı atletten ancak biri kansere yakalanmaktadır. Yukarıdaki deneyler bu durumu açıklığa kavuşturmaktadır. Atletler dolaşan kana en hayati elementi, yani oksijeni vermektedir. Bir diğer açıklama da lenf sisteminin hareketini uyararak bağışıklık sisteminin en üst düzeyde çalışmasını sağlamaktadır.

Sistemi temizlemek için en etkin nefes alma şekli nedir? Bir birim zamanda nefes alıyorsanız; dört birim zamanda içinizde tutmalısınız, iki birim zamanda dışarı vermelisiniz. Dört saniye nefes alıyorsanız; on altı saniye içinizde tutup, sekiz saniyede dışarı vermelisiniz. Nefesi niçin bir birimde alıp iki birimde veriyorsunuz? Lenf sistemi aracılığıyla toksinleri atmak için. Nefesi niçin dört birim tutuyorsunuz? Kan ve lenf sistemini tam olarak oksijenlendirmek için. Nefes alırken kan sisteminden vakumda olduğu gibi tüm toksinleri dışarı atabilmek için karın bölgesinin en altından nefes almaya başlanmalıdır.

Spordan sonra ne kadar açlık hissedersiniz? Beş kilometre koştuktan hemen sonra oturup kocaman bir biftek mi yersiniz? Şüphesiz hayır. Spordan hemen sonra derin derin nefes alırız. Çünkü o anda vücudun en çok ihtiyaç duyduğu şey oksijendir. Bu nedenle sağlıklı yaşamanın ilk prensibi derin nefes almaktır. Günde en az üç defa yukarıdaki kurala göre on derin nefes almalısınız. Nefes alışlar burundan, verişler ağızdan yapılmalıdır. Uzun süre nefes alacağım diye kendinizi zorlamamalısınız. Bu süre, zamanla yavaş yavaş artacaktır. Günde en az üç defa on derin nefes almaya başlarsanız; sağlığınızda büyük gelişmeler olacağını göreceksiniz. İyi nefes almanın sağladığı faydayı sağlayacak hiçbir vitamin ilacı ya da yiyecek yoktur.

Genel olarak nefes almanın uygun yollarından birisi de havayla alıştırma yapmak anlamına gelen aerobik yapmaktır. Koşmak güzel, fakat streslidir. Yüzmek mükemmeldir. Tüm bu alıştırmaları kurallara uygun olarak yapmak gerekir.


Kaynak: Andrew Weil

3 yorum:




  1. İki çeşit nefes vardır: Durağan nefes ve hareket halinde nefes.

    Durağan nefes; Akciğerlerin nefesi alması, vermesi, bir süre durduktan sonra tekrar alması ve vermesidir. Bu, yaşamak için bedenin yinelediği bir hareketler zinciridir. Bu eylemler dizisi durduğu anda yaşam da durur.

    Hareket halinde nefes; konuşurken, zorlu hareketler yaparken, koşarken aldığımız nefestir. Bu durumda beden, daha çok nefes gereksinimi duyar. Ancak, yukarıda saydığımız eylemleri daha rahat ve iyi bir biçimde gerçekleştirebilmemiz için nefes kapasitemizin fazla olması gerekir. Zorlu hareketler yaparken, koşarken ya da spor yaparken, nefes kapasitemiz yeterli değilse çabuk yoruluruz. Yani, "kondisyon" denilen beden direncinin nefes kapasitesiyle yakından ilgisi vardır. Konuşmada da durağan nefesten daha çok nefese gereksinim vardır. Çünkü sesi oluşturan, tonun yoğunluğunu ve sürekliliğini sağlayan güç nefestir.

    Nefes sorunu ülkemizde daha yeni yeni gündeme gelmekte. Oysa özellikle Doğu ve Uzakdoğu'ya bakacak olursanız nefesin binlerce yıldır gündemde olduğunu görürsünüz. Bu ülkeler, sağlık açısından sık sık nefesin yardımına başvururlar ve tarih boyunca da başvurmuşlardır. Üzülerek söylüyorum, neredeyse yüzde doksanımız yanlış nefes alıyor. Yanlış nefes alınca da nefesini yanlış kullanıyor. O kadar ki, sanatını nefesle gerçekleştirmeleri gereken pek çok tiyatro ve opera sanatçısının nefesini yanlış alıp, yanlış
    kullandıklarına tanık oldum. Yine üzülerek söylüyorum, ülkemizde, tiyatro ve opera sanatçısı yetiştiren kurumların bu konudaki eğitimi ya yetersiz ya eski yöntemlerle yapılmakta ya da hiç yapılmamaktadır.

    Bunu söylemeye gerek yok sanırım, bir oyuncu ya da operacının en önemli donanımlarından biri sesi olmalıdır. İki sanatın da iyi, güzel ve etkileyici bir biçimde gerçekleşebilmesi için önde gelen ve ayrıcalıklı gereklilik sestir. Nefesiniz yeterli değilse bu yaşamsal gerekliliği nasıl elde edebilirsiniz? Yeterli sesi olmayan ya da sesini iyi bir biçimde kullanamayan opera ya da tiyatro sanatçısı, istediği kadar yetenekli olsun, sanatında yarım kalmıştır.

    Yanlış nefes ya da nefesin yanlış alınması ne demektir ? Nefesin, yalnızca göğüs bölgesiyle alınması demektir. Bunun nedeni de, nefes alış sırasında, bel ve mide kaslarımızın görevlerini yapmamalarıdır. Bu görevlerin neler olduğunu bir süre sonra göreceğiz. Nefesimizi göğüsten aldığımız zaman, havayı akciğerlerimizin üst kısmına almış oluruz. Bu da almamız gerekenden daha az oksijenin akciğerlerimize girmesine neden olur. Çünkü akciğerlerimiz üstü dar, altı geniş bir koniye benzer. Nefesi göğüsten aldığımız zaman akciğerlerinizin üçte birine ya da yarısına kadar dolmuş olur.

    YanıtlaSil
  2. Nefesi doğru almak, konuşma açısından olduğu kadar sağlık açısından da çok önemlidir. Yanlış nefes, tansiyon, migren, astım ve psikolojik bunalım gibi pek çok sağlık sorununa neden olmaktadır.

    Anımsamaya çalışın, en son ne zaman derin bir nefes aldınız? Belki de anımsamıyorsunuz bile. Yeni yapılan bir araştırmada, bir kişinin lenf bölgelerine kameralar yerleştirilmiş, kişi doğru ve derin nefes aldığı zaman, sanki bir maddeyi sabunlu suyla yıkar gibi, bu bölgelerin de yıkanıp temizlendiği gözlenmiş. Çok doğru, çünkü alınan ve bedene dağılan madde oksijen. Bu nedenle de konunun uzmanları günde 2 litre su içmenin yanında, en az 6-7 kez derin nefes almanın gerekli olduğu görüşünde.

    Nefesin yanlış alınıp, yanlış kullanılması konuşma açısından da çok önemli sorunlar doğurur. Nefesimizi doğru alıp, doğru bir biçimde kullanamıyorsak tonsuz bir ses çıkar ağzımızdan. Bu da cılız bir sestir. Hele bir de gergin bir bedene sahipsek, özellikle gırtlak, omuz ve boyun kaslarımızda gerginlik varsa, güzel ve rahat bir ton elde edemeyiz. Kasların gerilip gevşemesi organlarımızın hareket etmesine neden olduğu için, nefes sese dönüşmeden önce, sayısız yolla değişikliğe uğrar. Bu nedenle, ses ve nefesin dengeli bir biçimde kullanılabilmesi için, kasların gergin olması bu eşgüdümü engeller. Bu engelleme nefesin, dolayısıyla sesin bozulmasına neden olur.

    Konuşurken nefes ne zaman alınır?

    Nefes, cümle başında alınır. Eğer, cümle uzunsa, anlamı bölmeyecek bir virgülden sonra alınır. Nefes almanın bilincinden uzaksak, bize nefesi bilinçaltımız aldırır. Bilinçaltımızın da, nefes alma konusunda bize ne gibi sorunlar yaratacağı belli olmaz. Bu belirsizlik ve düzensizlik, nefesin yanlış kullanımı nedeniyle pek çok konuşma sorunu yaratır.

    Sözgelimi, cümleye başladınız ve cümleyi bitirecek nefesiniz var, ama bilinçaltınız devreye girip size cümlenin ortasında nefes aldırabilir. Cümlenin ortasında alacağınız nefes anlamı ikiye bölecektir. Sizi dinleyen kişi, anlamı toparlayana kadar siz ikinci cümleye geçtiniz, kişi ikinci cümlenin anlamını toparlayana kadar siz üçüncü cümleye geçtiniz, belki de bilinçaltının gereksiz uyarısıyla üçüncü cümlenin de ortasında bir nefes aldınız. Böylece sizi dinleyen kişiyle sizin aranızda amansız bir yarış başlayacaktır. Dinleyen kişi, cümle anlamlarını derleyip toparlamakta güçlük çekeceğinden yorulacak ve sizi dinlemekten vazgeçecektir.

    Ya da konuşma süreci içinde yeni bir cümleye başlayacaksınız ama, cümleyi bitirmek için yeterli nefesiniz yok. Cümle başında nefes almanız gerektiği halde, bilinçaltınız "Nefesin var, devam et" diyebilir. Nefes almadığınız için de cümlenin sonuna doğru nefesiniz tükenir ve sesiniz duyulmaz. Yani, cümlenin son bir ya da iki sözcüğünü söylememiş olursunuz. Oysa Türkçede cümle sonları çok önemlidir çünkü yüklem, yani eylem cümlenin sonundadır. Oturdun mu? Geldin mi? Gittin mi? Aldın mı? Cümlenin sonunda nefesiniz tükendiğinde eylemi yok etmiş olursunuz, eylem yok olunca da anlamda önemli ölçüde zedelenme olur.

    Bugüne kadar pek çoğumuz, nefesimizi nasıl aldığımızı ve özellikle konuşurken onu nasıl kullanmamız gerektiğini düşünmemişizdir. Bu da çok doğal çünkü şimdiye kadar hiç kimse bize, "Nasıl nefes alıyorsun?" gibi bir soru sormamıştır. Ama sanıyorum, şu anda, yavaş yavaş, nefes alıp verme konusunda düşünmeye başladık.

    Çeşitli çalışma ve araştırmalarla bedenimize doğru nefes almayı öğretip, nefes kapasitemizin genişlemesini sağlayabiliriz demiştim. Ancak, doğru nefes almayı bedenin işleyişi içine oturtmak az da olsa zaman alabilir. Doğru nefes sistemi, bedenin işleyişi içine oturduktan sonra kendi kendine çalışmaya başlar. Yani, kişi hiçbir zaman, "Acaba ben şimdi doğru nefes alıyor muyum?" diye düşünüp, kendini sürekli bir denetim altında bulundurmamalıdır.

    Kaynak: Can Gürzap "Konuşan İnsan"

    YanıtlaSil
  3. FABRİKA AYARLARINA DÖNEREK YENİLENMEK İSTEYENLERE..:)
    60 NEFES ÇALIŞMASI :
    Bu çalışma tüm heyecan kontrolsüzlükleri, konsantrasyon eksikliği, duygu bozuklukları, panik atak, anksiyete, depresyon ve polar bozukluklar gibi psikolojik sorunlarda etkindir. Her türlü nefes sorununu gidermek için kullanılır. Özellikle nefes çalışmalarına başlayanların karbondioksit toleransını artırmaları ve kan PH’ı üzerinde dengeleme sağlamaları açısından çok önemli bir çalışmadır. İstenilen performansa ulaşmak için günde üç kere değişik zamanlarda yapılması önerilir.
    Nefes çalışmasına başlayanların her gün yapmasını tavsiye ettiğim bu çalışma çok amaçlı olarak birçok farklı konuda fayda sağlamaktadır. Bu çalışma öncelikle; doğru nefes alıp vermeyi kazandıran bir çalışma olarak değil, fizik bedene bilinçli zorluk hazırlayarak direnç kazandıran ve nefeste güçlenmeyi sağlayan bir çalışma olarak düşünülmelidir.
    Çalışma, bir dakika içerisindeki 60 saniyede 60 nefes alma esasına dayanır. Bir saniyede alıp verilecek güçlü nefeslerin her biri derin ve hızlı olmalıdır. Başlarken ilk yirmi nefeste daha yavaş olmalı, fakat nefes alışverişlerinin bir bine bağlı ve hiç bekleme yapılmadan gerçekleştirilmesi gerekir. İkinci yirmi sayıda 40’lı sayılara yaklaşılırken nefes alışverişleri hızlandırılır. Son 20 nefeste iyice hızlanarak neşe ve coşku içinde çalışma sonlandırılır.
    Nefes alışverişleri ağız iyice açılmış olarak, ağızdan ve burundan beraberce yapılmalı, alt ve üst solunum birlikte gerçekleştirilerek ciğer hacminin tamamı kullanılmalıdır..
    Nefes alışverişlerinin İlk yirmi sayında baş dönmesi başlar, kırklı sayılara doğru avuç içinde terleme, parmaklarda uyuşma görülür. Çalışmanın sonuna doğru iç sıkıntısı, çalışmayı bitirme isteği ve duygu kontrolünde zorlanma görülebilir. Çalışma bittikten sonra ağlama hissi, gülme ve aşırı sinirlilik ortaya çıkabilir. Sağlıklı bir insanda çalışma bittikten 15 saniye sonra tüm geçici rahatsızlıkların sonlanması gerekir. Çalışmayı bir süre yaparak dayanıklılık arttığında da bu geçici rahatsızlıklarda ortadan kalmaya başlar. Geçici rahatsızlıklar kısa zamanda iyileşmiyor ve uzun süre devam ediyorsa öncelikle alyuvar sayısında düşüklük ve böbreklerde yavaş çalışma sorunları akla gelmeli ve iyileştirmek için üzerinde durulmalıdır.
    Çalışma bittikten 15 saniye sonra tüm beden gevşer, düşüncede sessizlik ve sakinlik ortaya çıkar. Saf bilinç/saf tanıklık durumu denilen bu ruh halinde tam bir denge durumu vardır. Her şeye eşit uzaklıkta, ön yargısız, akışa izin verilen bir dinginlik durumu gözlenir. Bu durum farkındalık öğretilerinin hiçlik veya boşluk diye tanımladığı durumdur. Mutluluk ve huzur hissi vardır.
    60 nefes çalışması, sempatik sinir sisteminin uyarılarak harekete geçirilmesini, sol beynin uyarılmasını sağladığı için uyanıklık, farkındalık artımı ve beta zihin seviyesi sağlar. Dikkat ve konsantrasyon artırır. Çalışmadan hemen sonra parasempatik sistem aktive olarak derin düşünce, yaratıcı zekâ ve tüm potansiyelleri kullanabilme kazancı oluşur.
    Çalışma her yerde ve har zaman yapılabilmesine rağmen sabah uykudan uyanıldığında gerçekleştirilirse çok hızlı uyanmak, kendine gelmek ve güne iyi bir başlangıç yapmak mümkün olabilir.
    Çalışmanın farklı bir getirisi de tüm hormonları ve beyin kimyasını fabrika ayarlarına geri döndürerek orijinal ayarlarına çekmesidir.
    Bu uygulama her yerde her zaman yapılabilmesine karşın, geçici refleks kaybı yaratabileceği için araba veya iş makinesi kullanırken yapılmamalıdır.
    SEVGİ ÖCAL AKCİĞER DOSTUMUZA TEŞEKKÜRLER

    YanıtlaSil

Yorum yapmak ve siteye üye olmak isteyenler, Gmail hesabı ile siteye üye olabilir, Sitede yorum bölümünde, “yorumlama biçimi” yazan butondan “Google hesabı” yazanı seçerek yorumunuzu yazabilirsiniz.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.