8 Aralık 2012 Cumartesi

Kuş Yuvaları Böceklere Karşı Sigara İzmariti İle Korunuyor

Hayvanların yaşamlarını sürdürmeleri için gerekli olan her şeyi kendileri buluyorlar. Bolivyalı araştırmacılar, şehirlerde yaşayan kuşların yuvalarını ‘temiz tutmak’ için şehir hayatının getirdiği faydalardan yararlandıklarını ortaya koydu.
Araştırmaya göre, kuşlar yuvalarındaki böcekleri öldürmek ve onları uzak tutmak için sigara izmaritlerini kullanıyor.

Royal Society Biology Letters dergisinde yayımlanan araştırma, kuşların yuva yapımında neden çok miktarda sigara izmariti kullandığına da açıklık getirmiş oldu. Bolivya’nın Ekoloji Enstitüsü (UNAM) tarafından yapılan çalışmanın başını çeken Isabel López-Rull ve ekibi, sigara izmaritlerinin böcekler karşısında oldukça etkili olduğunu fark etti.

López-Rull, “Kuş yuvalarında ne kadar fazla selüloz asetat varsa, böceklerin yuvada bulunma olasılığı da o kadar azalıyor. Dahası, böcekler ısının tuzağına düşüp içilmiş veya içilmemiş sigaraya yaklaşmaya çalıştıklarında, birçoğu başarılı olamıyor. Nikotin miktarı daha fazla olduğu için, içilmemiş sigaraya yaklaşmaları daha zor oluyor” dedi.
Korunaklı Yuvalarda Da Var

Araştırmacılar, birçok kuş türünün yuva korumasında izmarit kullandığını tespit etti. İzmarite başvuran kuşların başında serçe ve bülbül geldiği ifade edilirken, diğer kuş türlerinin de izmariti sıkça kullandığı ifade edildi.

Araştırma makalesinde, “Kuşlar, yuvalarını işgal eden böceklere karşı gösterdikleri davranış değişikliğiyle tepki verirler. Örneğin, bazı kuş türleri yuvalarına bol miktarda çiçek taşır ve uçucu bileşiklerin etkisiyle böcekleri uzak tutar” dedi. Sigara izmariti kullanmanın da benzer bir davranış şeklinden doğduğu ifade edildi.

İzmaritin, şehirlerde yaşayan kuşlar için yaşadıkları yerin sunduğu bir kaynak olarak belirdiği ve yuva inşasında kullanılan maddeler arasına girdiği belirtildi. Araştırmacılar buna rağmen şehir ortamının kuşlar için en zorlayıcı çevre olduğunu da ifade etti.

Kaynak: ntvmsnbc

1 yorum:

  1. Şiddet hakkında iki düşünce ekolü vardır: Biri ''Şiddet insanda doğuştan vardır,'' diğeri ''Şiddet insanın içinde yaşadığı sosyal ve kültürel mirasın bir sonucudur.'' der. Hangi ekolden olduğumuz bizi ilgilendirmiyor, bunun bir önemi yok. Önemli olan şiddet yanlısı olduğumuz gerçeği, bunun nedeni değil.

    Şimdi şiddete meyili bir insan olduğum benim için aşikar olmalı. Şiddeti tecrübe ettim. Öfkedeki, cinsel arzularımdaki, nefretteki, düşmanlık yaratırkenki, kıskançlıktaki vb. şiddeti tecrübe ettim, tanıdım ve kendime şunları söylüyorum: ''Bu problemi bütünüyle anlamak istiyorum. Sadece savaşta kendini gösteren kısmını değil; insandaki -hayvanlarda da bulunan- benim de bir parçası olduğum bu saldırganlığı anlamak istiyorum.''

    Şiddet yalnız bir başkasını öldürmek değildir. Sivri bir söz söylememiz, birisini geçiştirmek için bir el hareketi yapmamız, korku yüzünden itaat etmemiz de şiddettir. Yani şiddet; tanrı, toplum ya da ülke adına yapılan organize katliamdan ibaret değildir. Şiddet çok daha zor anlaşılır, çok daha derin bir şeydir. Biz de şiddetin en derinine inmeye çalışıyoruz.

    Kendimizi Hintli, Müslüman, Hıristiyan, Avrupalı ya da başka bir şey olarak adlandırdığımızda şiddet uygulamış oluruz. Bunun neden şiddet uygulamak olduğunu görebiliyor musunuz? Çünkü kendinizi insanlığın geri kalanından ayırmış oluyorsunuz. Kendinizi inanç, milliyet veya geleneğe göre diğerlerinden ayırdığınızda bu şiddet doğurur. Onun için şiddeti anlamaya çalışan bir kişi hiçbir ülkeye, hiçbir dine, hiçbir partiye ya da taraflı bir sisteme ait değildir; insan bütünüyle anlamakla meşguldür.

    Jiddu Krishnamurti - Bilinenden Kurtulmak

    YanıtlaSil

Yorum yapmak ve siteye üye olmak isteyenler, Gmail hesabı ile siteye üye olabilir, Sitede yorum bölümünde, “yorumlama biçimi” yazan butondan “Google hesabı” yazanı seçerek yorumunuzu yazabilirsiniz.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.