24 Eylül 2014 Çarşamba

Sebahattin Ali Sözleri

Hiç kimse benim kadar azaplı, acılar, üzüntüler, bayağılıklar ve densizliklerle bir çocukluk geçirmemiştir.
Hatta ben çocukluk bile geçirmediğimi söyleyebilirim ve bugün bazı tavırlarımdaki çocukça haller o zamanlardaki içine atmaların tabii neticesidir.

Sebahattin Ali

12 yorum:

  1. 25 Şubat 1907'de Edirne Vilayeti'nin Gümülcine Sancağı'na bağlı Eğridere kazasında doğdu. Babası piyade yüzbaşısı (Cihangirli) Selahattin Ali Bey'in görev yerlerinin sık sık değişmesi dolayısıyla, ilköğrenimini İstanbul, Çanakkale ve Edremit'in çeşitli okullarında tamamladı. 1921'de Edremit'e göçtüklerinde bölge Yunan işgalinde olduğu için emekli olan babası aylığını alamadı ve aile çok zor günler geçirdi. İlkokulu bitirdikten sonra parasız yatılı olarak Balıkesir Öğretmen Okulu'na girdi ve beş yıl burada okudu. 1926 yılında İstanbul Öğretmen Okulu'nda mezun oldu. Bir yıl kadar Yozgat'ta ilkokul öğretmenliği yaptı, Millî Eğitim Bakanlığı'nın açtığı sınavı kazanarak Almanya'ya giderek iki yıl (1928-1930) orada okudu. Yurda döndükten sonra, Orhaneli’nde ilkokul öğretmenliğine atandı. Aydın ve sonra Konya ortaokullarında Almanca öğretmenliği yaptı.


    Sabahattin Ali'nin Sinop Cezaevinde kaldığı koğuştan bir görünüm.
    1932 yılında Konya'da bulunduğu sırada, bir arkadaş toplantısında Atatürk'ü yeren bir şiir okuduğu iddiasıyla tutuklandı. Bir yıla mahkûm olarak Konya ve Sinop cezaevlerinde yattı, 1933 yılında Cumhuriyetin onuncu yıl dönümü dolayısıyla çıkarılan af yasasıyla özgürlüğüne kavuştu. Cezaevinden çıktıktan sonra Ankara'ya gitti ve Millî Eğitim Bakanlığı'na başvurarak yeniden göreve alınmasını istedi. Dönemin bakanı Hikmet Bayur'un "eski düşüncelerinden vazgeçtiğini ispat etmesini" istemesi üzerine 15 Ocak 1934 tarihinde Varlık dergisinde "Benim Aşkım" adlı şiirini yayımlayarak Atatürk'e bağlılığını göstermeye çalıştı. Aynı yıl Bakanlık Neşriyat Müdürlüğü'ne alınmış, Ankara II. Ortaokul'da öğretmenlik yaptı. 16 Mayıs 1935 günü Aliye Hanım ile evlendi, 1936'da askere alındı, 1937 Eylülünde kızı Filiz Ali dünyaya geldi. Yedek Subay olarak askerliğini Eskişehir'de tamamlamış, 10 Aralık 1938'de Musiki Muallim Mektebi'nde Türkçe öğretmeni olarak göreve başlamıştır. 1940 yılında tekrar askere alındı, askerliğini yaptıktan sonra 1941-1945 yılları arası Ankara Devlet Konservatuarı'nda Almanca öğretmenliği yaptı.

    YanıtlaSil
  2. "İçimizdeki Şeytan" romanı milliyetçi kesimde büyük tepki topladı. Nihal Atsız'ın hakkında yazdığı hakaret dolu bir yazıya karşılık dava açtı, dava sırasında çok sıkıntı çekti. 1944 yılında davayı kazanmasına rağmen tepkilerden kurtulamadı. Olaylı duruşmalar sonunda bakanlıkça görevinden alındı, 1945 yılında İstanbul'a giderek gazetecilik yapmaya başladı. Ancak fıkra yazdığı La Turquie ve Yeni Dünya gazeteleri, Tan olayları sırasında tahrip edilince işsiz kaldı, 1946 - 1947 yılları arası Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz'la Marko Paşa, Malum Paşa, Merhum Paşa, Öküz Paşa gibi siyasal mizah dergilerini çıkardı. Ancak, bu gazeteler tek parti iktidarının baskılarıyla karşılaştı, dergilerin isimlerindeki Paşa ifadesiyle "Milli Şef" İsmet Paşa ile alay edildiği iddiası ile kapatıldı, yazılar ve yazarları hakkında kovuşturmalar açıldı. Dergilerde çıkan yazılarından dolayı üç ay hapis yattı ve karşılaştığı baskılardan bunaldı. Ali Baba dergisinde yayımladığı "Ne Zor Şeymiş" başlıklı yazıda, içinde bulunduğu durumu şöyle anlatmaktadır: "Çalmadan, çırpmadan bize ekmeğimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak istemek bu kadar güç, bu kadar mihnetli, hatta bu kadar tehlikeli mi olmalı idi".

    Bir başka dava nedeni ile 1948'de Paşakapısı Cezaevi'nde üç ay yattı. Çıktıktan sonra zor günler geçirmeye başladı, işsiz kalıp, yazacak yer bulamadı. Baskılardan uzaklaşmak için yurt dışına gitmeye karar verdi ancak kendisine pasaport verilmedi. Yasal yollardan yurt dışına çıkma olanağı bulamayınca da Bulgaristan'a kaçmaya karar verdi ve para karşılığı Ali Ertekin adlı bir kaçakçıyla anlaştı. Ordudan atılmış olan bir astsubay olan Ertekin, geçimini yurt dışına adam kaçırmakla sağlamakta, öte yandan Millî Emniyet Hizmeti Riyâseti adına ajanlık yapmaktaydı. Resmi açıklamalara göre Ertekin, "milli hislerini tahrik ettiği için" Sabahattin Ali'yi başına sopa vurarak öldürdü. Cesedin 2 Nisan 1948 tarihinde Bulgaristan sınırında şaibeli bir şekilde bulunmasından sonra, 28 Aralık 1948'de tutuklanan Ertekin, Kırklareli Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandı. Yaptırımı 18-24 yıl olan adam öldürme suçundan, 15 Ekim 1950'de "milli hisleri tahrik" gerekçesiyle cezası indirilerek 4 yıla hüküm giydi.[1] Ancak yazarın yakın çevresi ise Sabahattin Ali'nin Kırklareli'de Milli Emniyet tarafından sorgulanırken işkence sonucu öldüğü ve Ertekin'in paravan olarak kullanıldığını iddia etse de bu hiçbir zaman kanıtlanamadı.[1] Sabahattin Ali'yi öldürdüğünü itiraf eden ve Milli Emniyet mensubu olduğu iddia edilen Ali Ertekin, dört yıla hüküm giymiş; fakat birkaç hafta sonra çıkartılan aftan yararlanarak serbest kaldı.[2]

    Bulgaristan’ın Eğridere (Ardino) kentinde, Sabahattin Ali’nin 100. doğum yılı kutlandı. 31 Mart 2007 günü gerçekleşen toplantıya, başta Bulgaristan Yazarlar Birliği Başkanı olmak üzere Sofya ve Bulgaristan’ın çeşitli kentlerinden Türk ve Bulgar yazarlar, şairler, okurlar ve Sabahattin Ali’nin kızı Filiz Ali katıldı. Bütün eserleri 1950'li yıllardan beri Bulgaristan’daki tüm okullarda okutulduğundan, Sabahattin Ali bu ülkede çok tanınan bir yazardır.

    YanıtlaSil
  3. Sabahattin Ali yazı yaşamına şiirle başlamış, hece vezniyle yazdığı ve halk şiirinin açık izleri görülen bu ürünlerini 1926 yılında Balıkesir'de çıkan ve Orhan Şaik Gökyay tarafından yönetilen Çağlayan dergisinde yayımladı. 1926-1928 yılları arası Servet-i Fünun, Güneş, Hayat, Meşale gibi dergilerde de yazdı, bu arada öykü de yazmaya başladı, ilk öyküsü "Bir Orman Hikayesi" 30 Eylül 1930 tarihinde Resimli Ay'da yayımlandı. Toplumsal eğilimli bu öyküyü Nazım Hikmet, şu sözlerle okurlara sunmdu: "Bu yazı bizde örneğine az tesadüf edilen cinsten bir eserdir. Köylü ruhiyatının bütün muhafazekâr ve ileri taraflarını, iptidaî sermaye terakümünü yapan sermayedarlığın inkişaf yolunda köylülüğü nasıl dağıttığını ve en nihayet, tabiatın deniz kadar muazzam bir unsuru olan ormanın muğlak, ihtiraslı hayatını, kımıldanışların zeki bir aydınlık içinde görüyoruz".

    Af yasasından yararlanarak hapisten çıktıktan sonra, 1934-1936 yılları arası özellikle Varlık dergisinde yayımladığı "Kanal", "Kırlangıçlar", "Arap Hayri", "Pazarcı", "Kağnı" gibi öyküleriyle dikkati çekti. Anadolu insanına yaklaşımıyla edebiyata yeni bir boyut kazandırdı. Ezilen insanların acılarını, sömürülmelerini dile getirdi ve aydınlar ile kentlilerin Anadolu insanına karşı takındıkları küçümseyici tavrı eleştirdi. 1937'de yayınlanan Kuyucaklı Yusuf romanı, gerçekçi Türk romanının en özgün örneklerinden biridir.

    Halk şiirinden esinlenerek yazılmış şiirlerini içeren "Dağlar ve Rüzgâr" (1934) adlı kitabı edebiyat çevrelerinde ilgi uyandırdı. Örneğin Yaşar Nabi Nayır, Hakimiyeti Milliye'de şu övücü satırları yazdı: "Bu kitabın mümeyyiz vasfı halk edebiyatı tarzında bir deneme teşkil etmesidir. Sabahattin Ali'nin tecrübeli muvaffak neticeler vermiş. Ve bize, şiirleri doğrudan doğruya bir halk şairi elinden çıkmamış olduklarını hissetirmekle beraber, o tanıdığımız ve sevdiğimiz samimi edayı tattırabiliyor. Komplike imajlardan kaçınılmış olması, bu şiirlere büyük bir sadelik vermiş." Ancak, bu kitabından sonra şiirle ilgilenmedi, sadece hikâye ve roman yazdı. 'Leylim Ley', 'Aldırma Gönül' gibi halk dilinden yararlanarak yazdığı şiirler herkes tarafından bilinir.

    Sabahattin Ali, Varlık'ta Esirler (1936) adlı üç perdelik bir oyun da yazdı, ancak bu türü de bir daha denemedi.

    YanıtlaSil
  4. Şiir

    1934: Dağlar ve Rüzgâr
    1937: Kurbağanın Serenadı ve Öteki Şiirler'le birlikte

    YanıtlaSil
  5. Bestelenen şiirleri

    "Hapishane Şarkısı V" (Aldırma Gönül - Kerem Güney, Edip Akbayram)
    "Eşkiya Dünyaya" (Zülfü Livaneli)
    "Leylim Ley" (Zülfü Livaneli)
    "Hapishane Şarkısı I" (Göklerde Kartal Gibiydim / Nazlı Yarim - Deniz Akyürek)
    "Hapishane Şarkısı II" (Bir Yürek Kaldı Avucumunda) (Grup Çağrı) [3]
    "Hapishane Şarkısı III" (Geçmiyor Günler - Ahmet Kaya)
    "Çocuklar Gibi" (Sezen Aksu - Mustafa Kaya)
    "Kız Kaçıran" (Ahmet Kaya)
    "Kara Yazı" (Ahmet Kaya)
    "Melankoli" (Ali Kocatepe, Nükhet Duru)
    "Eskisi Gibi" (Ben Yine Sana Vurgunum - Ali Kocatepe, Nükhet Duru)
    "Dağlar" (Benim Meskenim Dağlardır - Sadık Gürbüz, Dağlardır Dağlar - Sezen Aksu)
    "Göklerde Kartal Gibiydim" - Grup Çağrı, Volkan Konak
    "Geçmiyor Günler" - Ahmet Kaya

    YanıtlaSil
  6. Öyküleri

    Değirmen (1935)
    Kağnı (1936)
    Hanende Melek (1937)
    Ses (1937)
    Kağnı - Ses (1943 - İki kitap birlikte)
    Yeni Dünya (1943)
    Sırça Köşk (1947)
    Kamyon
    Bütün Öyküleri 1 (Aralık 1997, Değirmen, Kağnı ve Ses kitapları ile birlikte)
    Bir Orman Hikayesi

    YanıtlaSil
  7. Romanları

    Kuyucaklı Yusuf (1937)
    İçimizdeki Şeytan (1940)
    Kürk Mantolu Madonna (1943)

    YanıtlaSil
  8. Derlemeler

    Markopaşa Yazıları ve Ötekiler (1998)
    Çakıcı'nın İlk kurşunu (2002)
    Mahkemelerde (2004)
    Hep Genç Kalacağım (2008)

    YanıtlaSil
  9. Çevirileri

    Tarihte Garip Vakalar, Max Memmerich (1941)
    Antigone, Sofokles (1942)
    Minna Von Barnhelm, Lessing (1943)
    Üç Romantik Hikaye, H. Von Kleist - A.V. Chamisso - E.T.A. Hoffmann (1944)
    Fontamara, Ignazio Silone (1944)
    Gyges Ve Yüzüğü, Fr. Hebbel (1944)
    Yüzbaşının Kızı, A.S. Puşkin (1944) (Erol Güney ile birlikte)

    YanıtlaSil
  10. Kaynakça

    Sevengül Sönmez, A'dan Z'ye Sabahattin Ali, Yapı Kredi Yayınları, 2009, ISBN 978-975-08-1644-4
    http://www.birgun.net/culture_index.php?news_code=1235560083&year=2009&month=02&day=25
    ^ a b "Sabahattin Ali cinayeti". Cumhuriyet Ansiklopedisi 1923-2000. 2. Cilt (3. bas.). İstanbul: YKY. Mayıs 2002. ss. 138.
    ^ http://taraf.com.tr/makale/363.htm
    ^ http://alkislarlayasiyorum.com/icerik/15177/

    YanıtlaSil
  11. Kaynak:

    http://tr.wikipedia.org/wiki/Sabahattin_Ali

    YanıtlaSil

Yorum yapmak ve siteye üye olmak isteyenler, Gmail hesabı ile siteye üye olabilir, Sitede yorum bölümünde, “yorumlama biçimi” yazan butondan “Google hesabı” yazanı seçerek yorumunuzu yazabilirsiniz.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.