Alıştık değil mi ayaküstü aperatiflerle beslenmeye oysa ne kadar güzel bir Türk mutfağına sahiptik. Yemeğin salçalısını severdik, tereyağı bol olmalıydı ve yemeğin suyu en besleyici özelliğe sahip diye ekmeğimizi bandıra bandıra yerdik. Yanında kuru soğan oldu mu dokunmayın keyfimize ama dokundular.
Yemeklerimizde su kalmadı, kuruttular. Zamanın hızına yetişmek için en pratik hazırlanan özelikle de dondurulmuş gıdalar ilk tercihimiz olmaya başladı. Konserveler ise mutfağımızın başköşesine oturdu.
Davetli olup gittiğim yerlerde bile bir bakıyorum ki her şey hazır yiyecekler üzerine evde ve elde yapılmış hiçbir şey yok. Bu duruma çok üzülüyorum çünkü öncelikle kendi sağlığımızla oynanıyor ve buna göz yumuyoruz. Sonrasında ise sahip olduğumuz mutfak geleneğimiz yıkılıyor. Günümüzde suböreği yapmayı bilen kaç bayan kaldı ki? Suböreği yapmayı bilen bayanların da miladı dolunca belki suböreği de tarihin sularına gömülecek.
Özellikle bayramlarda hazırlanan ev baklavalarının yerine başka ne geçebilir ki ama artık bunları da göremez olduk. Bu olay oklavaya karşı bir direniş mi? Hiç sanmıyorum. Kadınların elinden oklavayı çaldılar hünerlerini göstermek ve öğrenmek için imkân tanımıyorlar. Kadınlarımıza oklavaları geri verilmezse ekmek arası, hamburger, cizburger, pizza ile avunmak zorunda kalacağız oysa ben hala suböreği yemek istiyorum.
Herkes geçim derdine düşmüş. Çiftler çalışınca evde yemek yapmak için de vakit kalmıyor doğal olarak ama para kazanmak için uğraşırken kazandığımız parayı bile sağlıklı tüketemediğimizi de unutmamalıyız.
Ay Işığı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapmak ve siteye üye olmak isteyenler, Gmail hesabı ile siteye üye olabilir, Sitede yorum bölümünde, “yorumlama biçimi” yazan butondan “Google hesabı” yazanı seçerek yorumunuzu yazabilirsiniz.
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.