Sevr Antlaşması Birinci Dünya Savaşı sonrasında itilaf devletleri ile Osmanlı Devleti arasında imzalanan antlaşma. Birinci Dünya Savaşı sonrasında itilaf devletleri, savaştan sonra yenilmiş devletlerle ayrı ayrı barış antlaşmaları yapmışlardı.
Osmanlı Devleti ile hemen barış yapmaya yanaşmıyorlardı. Hazırlayacakları barış şartlarını Osmanlı Hükümetine kabul ettireceklerinden emindiler. Fakat mütarekeden sonra, aradan geçen iki sene içinde, Türk Kurtuluş Savaşı başlamış, Ankara''da yeni bir Türk Hükümeti kurulmuştu.
Antlaşmayı imzalayan Osmanlı heyeti Rıza Tevfik, Damat Ferid Paşa, Hadi Paşa ve Reşid Halis. Bu sırada İtilâf Devletleri San Remo Konferansında Osmanlı Devletine teklif edecekleri barış şartlarını hazırladılar.
22 Nisan 1920'de Osmanlı Hükümetini Paris'te toplanacak barış konferansına davet ettiler. Padişah, eski Sadrazam Tevfik Paşanın başkanlığında bir heyeti Paris'e gönderdi. 30 Nisan günü ise Mustafa Kemal, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin kurulduğunu bütün devletlerinin dışişleri bakanlıklarına bildirdi. Bu suretle, İstanbul Hükümetine kabul ettirecekleri barış şartlarını Türk Milletinin ve yeni hükümetin kabul etmeyeceğini haber vermek istemişti.
Parise gelen Tevfik Paşaya barış şartları bi1dirildiği zaman: "Barış şartları bağımsız bir devlet kavramı ile bağdaşamaz!" diyerek görüşmelere girmedi. Esasen İtilâf Devletleri arasında da bir birlik yoktu.
Fransa Güney Cephesinde
Ankara Hükümeti ile mütareke yapmıştı. Müttefikler arasındaki bu anlaşmazlık barış görüşmelerini uzattı. İtilâf Devletleri, barış şartlarını diplomasi yoluyla kabul ettiremeyeceklerini anlayınca, Yunanlıların Anadolu içlerine doğru ilerlemelerine izin verdiler. Bir taraftan da İngilizler
Mudanya ve Bandırmaya asker çıkardılar.
Tevfik Paşanın barış görüşmelerini terk ederek geriye dönmesi üzerine
İstanbul Hükümeti, Damat Ferit Paşa başkanlığında ikinci bir heyet gönderdi. Hadi Paşa, Filozof Rıza Tevfik, Bern Sefiri Reşat Halisten meydana gelen bu heyet Parise giderek, Osmanlı Devleti için ebedî bir leke olan Sevr Antlaşmasını imzaladı. (10 Ağustos 1920)
Büyük Millet Meclisi Hükümeti bu antlaşmayı tanımadı. Meclis " Misak-ı Millî"ye yemin ederek, Türk topraklarının parçalanmasına müsaade etmeyeceğini dünyaya ilân etti. Bu münasebetle Mustafa Kemal, İdamımıza hükmeden düşmanlarımıza karşı daha azimkârane ve daha kuvvetli mukavemet çarelerini düşünmek gerektiğini söyleyerek, bu antlaşmayı tanımadığını belirtti.
1- İngiliz ve Fransız ortaklaşa işgal bölgesi
2- Yunan işgal bölgesi
3- İtalyan işgal bölgesi
4- Fransız işgal bölgesi
5- Ermeni işgal bölgesi
6- İngiliz işgal bölgesi
Sevr Antlaşması'nın Hükümleri
• Osmanlı Devleti, İstanbul ve çevresi ile Anadoluda küçük bir toprak parçasından ibaret olacak, fakat Osmanlılar, antlaşma hükümlerine saygı göstermezlerse ve uymazlarsa, İstanbul da ellerinden alınacak. Osmanlı sınırları, Trakyada Midyenin çok daha doğusundan başlayarak Büyük Çekmece Gölüne inecek, bu hattın batısında kalan Trakya, Yunanistana verilecekti. Güney sınırı ise, İskenderun Körfezi ile Antalya Körfezi arasında bulunan Karataş Burnundan başlamak suretiyle Antep, Urfa ve Mardini dışta bırakarak Irak sınırına varacak.
• Boğazlar, savaş zamanında bile bütün devletlerin gemilerine açık bulundurulacak ve özel bir bayrağı ve bütçesi olan bir Avrupa komisyonu tarafından kontrol edilecek.
• İngiliz, Fransız, İtalyan ve Japonlardan kurulacak bir komisyonun adli kapitülasyonların yerine geçmek üzere, koyacağı bir usulü Osmanlılar kabul edecekler. Kapitülasyonlardan bütün müttefik uyrukları yararlanacak.
• İngiliz, Fransız, İtalyan ve Osmanlılardan kurulacak bir komisyon, Türkiyenin servetini düzenleyecek, bütçe üzerinde son sözü söyleyecek, Türk parasının cins ve miktarını belirleyecek ve bu komisyonun onayı olmadıkça Osmanlı Devleti iç ve dış borç alamayacak. Yıllık gelir, bu komisyon tarafından, komisyonun ve işgal kuvvetlerinin masrafları, savaş sırasında zarar görmüş olan Müttefik Uyruklarının zararları için ayrıldıktan sonra geri kalan, Osmanlılar için harcanacak. Osmanlı Üyeleri, bu komisyonda yalnızca danışman olarak bulunacak.
• Azınlıklar, her derecede okul açabilecekler.
• Türkiyenin askeri kuvveti, 10.000i jandarma olmak üzere 50.000 olacak ve top bulunmayacak. Subayların %15'ini Müttefik veya tarafsız devletler subayları oluşturacak, zorunlu askerlik hizmeti olmayacak.
• Osmanlı Donanması sınırlı olacak, askeri uçak bulunmayacak. Türk Silahlı Kuvvetleri, Müttefik komisyonlarının kontrolünde olacak.
• Antlaşmanın uygulanmaya başlamasından bir süre sonra Kürtler, Doğu Anadoluda bağımsız bir kuruluş meydana getirmek isterlerse ve onların bu istekleri "Cemiyet-i Akvam" tarafından kabul edilip, Osmanlılara tavsiye edilirse Osmanlılar, bu tavsiyeyi yerine getireceklerdir.
• Van, Erzurum, Bitlis ve Trabzon İllerinin bulunduğu alanda, bir Ermenistan Devleti kurulacak, sınırlarının tayini Amerika Birleşik Devletleri Başkanının hakemliğine bırakılacak.
• Hicaz, bağımsız bir devlet olacak, Osmanlılar, Mısır üzerindeki bütün haklarından vazgeçecek, Suriye, Irak ve Filistin için alınan bütün kararları da kabul edecek.
• Oniki Ada İtalyanlara, Akdenizdeki diğer adalar da Yunanlılara bırakılacak.
• İzmir, Türk Egemenliğinde kalacak, fakat Osmanlı Devleti, egemenlik haklarını Yunanistan’a bırakacak, İzmir Kalelerinden birinde Türk Bayrağı dalgalanacak.
Ayrıca Suriye Fransa’ya ve Irak İngiltere’ye veriliyordu. Sevr, ölü doğan bir antlaşma oldu. Türkiye’yi parçalayan ve Türk Ulusunun bağımsızlığını yok edip kölelik durumuna düşüren bu antlaşma, TBMM’nin direnç ve inancını arttırdı. Bu antlaşmanın Anadolu’da Ulusal Mücadele İradesine kabul ettirilmesi ise olanaksızdı.
İtilaf Devletleri, işledikleri tarihi yanılgıyı bir sure sonra göreceklerdi. TBMM, bu antlaşmayı hiç dikkate almadan Türk Ulusunun bağımsızlığını ve Misak-ı Milli''yi silahının gücüyle kabul ettirmek için mücadelesine devam etti.
Antlaşma uyarınca:
Boğazlar bütün devletlerin savaş ve ticaret gemilerine açılarak, ayrı bir bütçesi ve bayrağı olan bir komisyon tarafından yönetilecekti.
Ege bölgesinin büyük bir bölümü ve Trakya'daki Midye-Enez hattının batısında kalan topraklar Yunanistan'a verilecekti.
Osmanlı devletinin sınırları, İstanbul çevresi ve Anadolu'nun küçük bir bölümü olacaktı.
Doğuda iki ayrı devlet kurulacaktı. (Kürdistan, Ermenistan)
Antalya ve Konya dahil olmak üzere İç Batı Anadolu'nun büyük bir bölümü İtalyanlara verilecekti.
Adana, Sivas ve Malatya dolayları Fransa nüfuzuna bırakılacaktı.
Osmanlı devleti sınırları içerisinde bulunan Arap ülkeleri İngiliz ve Fransızlar arasında paylaştırılıp manda altına alınacaktı.
İç güvenliği sağlamak maksadıyla 50.000 civarında asker bulundurulacaktı.
Kapitülasyonlardan bütün devletler içeriği genişletilmek suretiyle faydalanacaktı.
Azınlıklara Türklerden daha fazla hak verilecekti.
Osmanlı anlaşma koşullarına uymaz ve azınlık haklarına riayet etmezse İstanbul Türklerden alınacaktır.
Azınlıklara Türklerden daha fazla hak tanınacak Türk vatandaşlığından çıkmak koşuluyla Türklerde bu haklardan yararlanacaktı.
Osmanlı devletinin imzaladığı son anlaşma olan Sevr Anlaşması devleti fiilen sona erdirmişti.
Sevr'e Tepkiler:
TBMM anlaşmayı tanımadığım ilgili devletlere bildirdi. 19 Ağustos 1920'de çıkardığı bir kanunla Sevr Anlaşmasını imzalayanları vatansız ve vatan haini ilan etti. Padişahın ve hükümetin Sevr anlaşmasını imzalamış olması halkın tepkilerini arttırmış, bu yüzden direnme gücü kazanan halk ulusal mücadeleye artan sayılarla katılım sağlamıştır.
Sevr antlaşması Türk halkının verdiği kurtuluş mücadelesi sonucunda uygulanamamış, bu yüzden Türk halkı adına I. Dünya Savaşını bitiren antlaşma olarak Lozan Barış Antlaşması imzalanmıştır.
04 Nisan 2011
Paşa
Osmanlı Devleti ile hemen barış yapmaya yanaşmıyorlardı. Hazırlayacakları barış şartlarını Osmanlı Hükümetine kabul ettireceklerinden emindiler. Fakat mütarekeden sonra, aradan geçen iki sene içinde, Türk Kurtuluş Savaşı başlamış, Ankara''da yeni bir Türk Hükümeti kurulmuştu.
Antlaşmayı imzalayan Osmanlı heyeti Rıza Tevfik, Damat Ferid Paşa, Hadi Paşa ve Reşid Halis. Bu sırada İtilâf Devletleri San Remo Konferansında Osmanlı Devletine teklif edecekleri barış şartlarını hazırladılar.
22 Nisan 1920'de Osmanlı Hükümetini Paris'te toplanacak barış konferansına davet ettiler. Padişah, eski Sadrazam Tevfik Paşanın başkanlığında bir heyeti Paris'e gönderdi. 30 Nisan günü ise Mustafa Kemal, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin kurulduğunu bütün devletlerinin dışişleri bakanlıklarına bildirdi. Bu suretle, İstanbul Hükümetine kabul ettirecekleri barış şartlarını Türk Milletinin ve yeni hükümetin kabul etmeyeceğini haber vermek istemişti.
Parise gelen Tevfik Paşaya barış şartları bi1dirildiği zaman: "Barış şartları bağımsız bir devlet kavramı ile bağdaşamaz!" diyerek görüşmelere girmedi. Esasen İtilâf Devletleri arasında da bir birlik yoktu.
Fransa Güney Cephesinde
Ankara Hükümeti ile mütareke yapmıştı. Müttefikler arasındaki bu anlaşmazlık barış görüşmelerini uzattı. İtilâf Devletleri, barış şartlarını diplomasi yoluyla kabul ettiremeyeceklerini anlayınca, Yunanlıların Anadolu içlerine doğru ilerlemelerine izin verdiler. Bir taraftan da İngilizler
Mudanya ve Bandırmaya asker çıkardılar.
Tevfik Paşanın barış görüşmelerini terk ederek geriye dönmesi üzerine
İstanbul Hükümeti, Damat Ferit Paşa başkanlığında ikinci bir heyet gönderdi. Hadi Paşa, Filozof Rıza Tevfik, Bern Sefiri Reşat Halisten meydana gelen bu heyet Parise giderek, Osmanlı Devleti için ebedî bir leke olan Sevr Antlaşmasını imzaladı. (10 Ağustos 1920)
Büyük Millet Meclisi Hükümeti bu antlaşmayı tanımadı. Meclis " Misak-ı Millî"ye yemin ederek, Türk topraklarının parçalanmasına müsaade etmeyeceğini dünyaya ilân etti. Bu münasebetle Mustafa Kemal, İdamımıza hükmeden düşmanlarımıza karşı daha azimkârane ve daha kuvvetli mukavemet çarelerini düşünmek gerektiğini söyleyerek, bu antlaşmayı tanımadığını belirtti.
1- İngiliz ve Fransız ortaklaşa işgal bölgesi
2- Yunan işgal bölgesi
3- İtalyan işgal bölgesi
4- Fransız işgal bölgesi
5- Ermeni işgal bölgesi
6- İngiliz işgal bölgesi
Sevr Antlaşması'nın Hükümleri
• Osmanlı Devleti, İstanbul ve çevresi ile Anadoluda küçük bir toprak parçasından ibaret olacak, fakat Osmanlılar, antlaşma hükümlerine saygı göstermezlerse ve uymazlarsa, İstanbul da ellerinden alınacak. Osmanlı sınırları, Trakyada Midyenin çok daha doğusundan başlayarak Büyük Çekmece Gölüne inecek, bu hattın batısında kalan Trakya, Yunanistana verilecekti. Güney sınırı ise, İskenderun Körfezi ile Antalya Körfezi arasında bulunan Karataş Burnundan başlamak suretiyle Antep, Urfa ve Mardini dışta bırakarak Irak sınırına varacak.
• Boğazlar, savaş zamanında bile bütün devletlerin gemilerine açık bulundurulacak ve özel bir bayrağı ve bütçesi olan bir Avrupa komisyonu tarafından kontrol edilecek.
• İngiliz, Fransız, İtalyan ve Japonlardan kurulacak bir komisyonun adli kapitülasyonların yerine geçmek üzere, koyacağı bir usulü Osmanlılar kabul edecekler. Kapitülasyonlardan bütün müttefik uyrukları yararlanacak.
• İngiliz, Fransız, İtalyan ve Osmanlılardan kurulacak bir komisyon, Türkiyenin servetini düzenleyecek, bütçe üzerinde son sözü söyleyecek, Türk parasının cins ve miktarını belirleyecek ve bu komisyonun onayı olmadıkça Osmanlı Devleti iç ve dış borç alamayacak. Yıllık gelir, bu komisyon tarafından, komisyonun ve işgal kuvvetlerinin masrafları, savaş sırasında zarar görmüş olan Müttefik Uyruklarının zararları için ayrıldıktan sonra geri kalan, Osmanlılar için harcanacak. Osmanlı Üyeleri, bu komisyonda yalnızca danışman olarak bulunacak.
• Azınlıklar, her derecede okul açabilecekler.
• Türkiyenin askeri kuvveti, 10.000i jandarma olmak üzere 50.000 olacak ve top bulunmayacak. Subayların %15'ini Müttefik veya tarafsız devletler subayları oluşturacak, zorunlu askerlik hizmeti olmayacak.
• Osmanlı Donanması sınırlı olacak, askeri uçak bulunmayacak. Türk Silahlı Kuvvetleri, Müttefik komisyonlarının kontrolünde olacak.
• Antlaşmanın uygulanmaya başlamasından bir süre sonra Kürtler, Doğu Anadoluda bağımsız bir kuruluş meydana getirmek isterlerse ve onların bu istekleri "Cemiyet-i Akvam" tarafından kabul edilip, Osmanlılara tavsiye edilirse Osmanlılar, bu tavsiyeyi yerine getireceklerdir.
• Van, Erzurum, Bitlis ve Trabzon İllerinin bulunduğu alanda, bir Ermenistan Devleti kurulacak, sınırlarının tayini Amerika Birleşik Devletleri Başkanının hakemliğine bırakılacak.
• Hicaz, bağımsız bir devlet olacak, Osmanlılar, Mısır üzerindeki bütün haklarından vazgeçecek, Suriye, Irak ve Filistin için alınan bütün kararları da kabul edecek.
• Oniki Ada İtalyanlara, Akdenizdeki diğer adalar da Yunanlılara bırakılacak.
• İzmir, Türk Egemenliğinde kalacak, fakat Osmanlı Devleti, egemenlik haklarını Yunanistan’a bırakacak, İzmir Kalelerinden birinde Türk Bayrağı dalgalanacak.
Ayrıca Suriye Fransa’ya ve Irak İngiltere’ye veriliyordu. Sevr, ölü doğan bir antlaşma oldu. Türkiye’yi parçalayan ve Türk Ulusunun bağımsızlığını yok edip kölelik durumuna düşüren bu antlaşma, TBMM’nin direnç ve inancını arttırdı. Bu antlaşmanın Anadolu’da Ulusal Mücadele İradesine kabul ettirilmesi ise olanaksızdı.
İtilaf Devletleri, işledikleri tarihi yanılgıyı bir sure sonra göreceklerdi. TBMM, bu antlaşmayı hiç dikkate almadan Türk Ulusunun bağımsızlığını ve Misak-ı Milli''yi silahının gücüyle kabul ettirmek için mücadelesine devam etti.
Antlaşma uyarınca:
Boğazlar bütün devletlerin savaş ve ticaret gemilerine açılarak, ayrı bir bütçesi ve bayrağı olan bir komisyon tarafından yönetilecekti.
Ege bölgesinin büyük bir bölümü ve Trakya'daki Midye-Enez hattının batısında kalan topraklar Yunanistan'a verilecekti.
Osmanlı devletinin sınırları, İstanbul çevresi ve Anadolu'nun küçük bir bölümü olacaktı.
Doğuda iki ayrı devlet kurulacaktı. (Kürdistan, Ermenistan)
Antalya ve Konya dahil olmak üzere İç Batı Anadolu'nun büyük bir bölümü İtalyanlara verilecekti.
Adana, Sivas ve Malatya dolayları Fransa nüfuzuna bırakılacaktı.
Osmanlı devleti sınırları içerisinde bulunan Arap ülkeleri İngiliz ve Fransızlar arasında paylaştırılıp manda altına alınacaktı.
İç güvenliği sağlamak maksadıyla 50.000 civarında asker bulundurulacaktı.
Kapitülasyonlardan bütün devletler içeriği genişletilmek suretiyle faydalanacaktı.
Azınlıklara Türklerden daha fazla hak verilecekti.
Osmanlı anlaşma koşullarına uymaz ve azınlık haklarına riayet etmezse İstanbul Türklerden alınacaktır.
Azınlıklara Türklerden daha fazla hak tanınacak Türk vatandaşlığından çıkmak koşuluyla Türklerde bu haklardan yararlanacaktı.
Osmanlı devletinin imzaladığı son anlaşma olan Sevr Anlaşması devleti fiilen sona erdirmişti.
Sevr'e Tepkiler:
TBMM anlaşmayı tanımadığım ilgili devletlere bildirdi. 19 Ağustos 1920'de çıkardığı bir kanunla Sevr Anlaşmasını imzalayanları vatansız ve vatan haini ilan etti. Padişahın ve hükümetin Sevr anlaşmasını imzalamış olması halkın tepkilerini arttırmış, bu yüzden direnme gücü kazanan halk ulusal mücadeleye artan sayılarla katılım sağlamıştır.
Sevr antlaşması Türk halkının verdiği kurtuluş mücadelesi sonucunda uygulanamamış, bu yüzden Türk halkı adına I. Dünya Savaşını bitiren antlaşma olarak Lozan Barış Antlaşması imzalanmıştır.
04 Nisan 2011
Paşa
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapmak ve siteye üye olmak isteyenler, Gmail hesabı ile siteye üye olabilir, Sitede yorum bölümünde, “yorumlama biçimi” yazan butondan “Google hesabı” yazanı seçerek yorumunuzu yazabilirsiniz.
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.