3 Mayıs 2011 Salı

Aşuk ile Maşuk

Seninle bir konu hayat hakkında konuşuyorduk ve
Seninle iki deney yapalım mı?
Kelimelerle hayata bakış açını ölçelim ne dersin demiştim
Olur demiştin.

Mesela ben üç deyince ellerini birbirine çarpacaksın
İkiye kadar saymıştım sen hemen çarpmıştın.
İkinci soruma geçmiştim
Pantolonu nereye giyersin
Bacaklarıma giyerim demiştin
Pekâlâ, bacaklarının ortasında ne var diye sormuştum
Hemen kızmıştın benim ne demek istediğimi algılamadan
Çünkü beynimiz yanlış algılamaya programlanmıştı.
Açıkladım dedim ki
Dinlemediğinden iki dediğimde ellerini çarptın
Hâlbuki ben üç demedim ki.
Görmek istemediğinden diz kapakçığını o yüzden kızdın.
Anneannelerimiz
Gelenek ve göreneklerimiz bizlere ayıp kavramını yerleştirmişti
Ve kalktım masadan dışarıya çıktım.
Bir sigara yaktım
Yaşlı bir mecnun gördüm elinde el radyosu vardı
Çalışmıyordu hatta o kadar eskiydi ki radyosu
Kanalları ayarlamaya çalışıyor
Benden yardım istiyordu
Karımın en çok sevdiği "Arkası Yarın" var evlat
Bana yardım eder misin ayarlayamıyorum
İki kere çevirdim düğmesini
Tamam evlat teşekkür ederim buldun dedi.
Halbuki ne ses vardı ne de çevirdiğim düğme
Başladım onunla dinlemeye
Keşanlı Ali Destanı oynuyor diyordu
Gülriz Sururi ile Engin Cezzar başrollerde
O kadar ezberlemişti repliklerini o söylüyordu.
Sen bizim yanımıza gelmiştin
Demiştin ki
O oyun radyoda hiç oynamadı
Yaşlı mecnun ağlamaya başlamıştı.
Aşk işte diyordu
Olmayan bir kişiyi o varmış gibi
Görebilmektir, dokunabilmektir, sevebilmektir
Anılarında
Yanımızdan sen gittin
Ben hala bıraktığın yerdeyim.
"Sen Hiç Ateş Böceği Gördün Mü" oynuyor
Duyuyor musun sevdiğim?

03 Mayıs 2011

Efsane Etrafoğulları

1 yorum:

Yorum yapmak ve siteye üye olmak isteyenler, Gmail hesabı ile siteye üye olabilir, Sitede yorum bölümünde, “yorumlama biçimi” yazan butondan “Google hesabı” yazanı seçerek yorumunuzu yazabilirsiniz.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.