9 Kasım 2012 Cuma

Kibrit Çöpü ile Yapılan Tasarımlar

 Kibrit çöpleri ile yapılan öğrenci çalışmalarından en güzel örnekleri sizler için seçtik.









3 yorum:

  1. Hani biriyle tanışırsın,çevrende görmeye alıştığın insanlardan çok farklı biri!
    Öyle biri ki her şeyi bambaşka bir gözle görür ve seni de bakış açını değiştirmeye yöneltir.
    Dünyaya onun gözleriyle bakmaya başlarsın.
    İçine ve dışına da.
    Etkilenirsin.
    Etkilenmek ne kelime,büyüsüne kapılırsın.
    Gene de ilk başlarda araya bir mesafe koyabileceğini,yüreğini kontrol altında tutabileceğini zannedersin.
    Oysa rüzgâr sandığın fırtınadır.
    Sınır sandığın yer oynak ve kaygan bir zemindir.
    Bir bakmışsın,farkında bile olmadan açılmış,karadan uzaklaşmışsın.
    Okyanusun tam ortasındasın!

    Elif Şafak

    YanıtlaSil
  2. Hayalim; küçük bir çocuğa 'ne kadar seviyorsun' dediğinde,
    Açıp elini iki yana 'işte bu kadar' derken ki o masum sevgiyi bulmaktı.

    Aziz Nesin

    YanıtlaSil
  3. Bugünlerde herkes gitmek istiyor.
    Küçük bir sahil kasabasına,
    Bir başka ülkeye, dağlara, uzaklara...

    Hayatından memnun olan yok.
    Kiminle konuşsam aynı şey...
    Herşeyi, herkesi bırakıp gitme isteği.

    Öyle "yanına almak istediği üç şey" falan yok.
    Bir kendisi.
    Bu yeter zaten.
    Herşeyi, herkesi götürdün demektir.
    Keşke kendini bırakıp gidebilse insan.
    Ama olmuyor.

    Hadi kendimize razıyız diyelim, öteki de olmuyor.
    Yani herşeyi yüzüstü bırakmak göze alınmıyor.

    Böyle gidiyoruz işte.
    Bir yanımız "kalk gidelim",
    öbür yanımız "otur" diyor.

    "Otur" diyen kazanıyor.
    O yan kalabalık zira...
    İş, güç, sorumluluk, çoluk çocuk, aile,
    Güvende olma duygusu...
    En kötüsü alışkanlık.
    Alışkanlığın verdiği rahatlık,
    Monotonluğun doğurduğu bıkkınlığı yeniyor.
    Kalıyoruz...
    Kuş olup uçmak isterken, ağaç olup kök salıyoruz.

    Evlenmeler...
    Bir çocuk daha doğurmalar...
    Borçlara girmeler...
    İşi büyütmeler...
    Bir köpek bile bizi uçmaktan alıkoyabiliyor.

    Misal ben...
    Kapıdaki Rex'i bırakıp gidemiyorum.
    Değil bu şehirden gitmek,
    İki sokak öteye taşınamıyorum.
    Alıp götürsem gelmez ki...
    Bütün sokağın köpeği olduğunun farkında,
    Herkes onu, o herkesi seviyor.
    Hangi birimizle gitsin?

    "Sırtında yumurta küfesi olmak" diye bir deyim vardır;
    Evet, sırtımızda yumurta küfesi var hepimizin,
    Kendi imalatımız küfeler.

    Ama eğreti de yaşanmaz ki bu dünyada.
    Ölüm var zira.
    Ölüme inat tutunmak lazım,
    İnadına kök salmak lazım.

    Bari ufak kaçışlar yapabilsek.
    Var tabii yapanlar, ama az.
    Sadece kaymak tabakası.
    Hepimiz kaçabilsek...
    Bütçe, zaman, keyif... Denk olsa.
    Gün içinde mesela...
    Küçücük gitmeler yapabilsek.

    Ne mümkün.
    Sabah 9, akşam 18
    Sonra başka mecburiyetler
    Sıkışıp kaldık.
    Sırf yeme, içme, barınmanın bedeli
    Bu kadar ağır olmamalı.

    Hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz.
    Bir ömür karşılığı, bir ömür yani.
    Ne saçma...
    Bahar mıdır bizi bu hale getiren?
    Galiba.

    Ben her bahar aşık olmam ama
    Her bahar gitmek isterim.
    Gittiğim olmadı hiç,
    Ama olsun...
    İstemek de güzel.

    Can Yücel

    YanıtlaSil

Yorum yapmak ve siteye üye olmak isteyenler, Gmail hesabı ile siteye üye olabilir, Sitede yorum bölümünde, “yorumlama biçimi” yazan butondan “Google hesabı” yazanı seçerek yorumunuzu yazabilirsiniz.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.