30 Ağustos 2015 Pazar

Vefa


Hani bir şarkı var ya "büklüm büklüm" adlı onu dinlerken bu yazıyı yazıyorum. Belki de yazmak için dinliyorumdur ya da dinlemek için yazıyorumdur orasını yazı bitince söylerim.


Kaçıyorum bu kentten anlıyor musun? Anladığından eminim. Birkaç gün sensiz kalmak iyi gelecek galiba bana sana belki de bize. Biz derken yüreğim titredi, ellerim senin ellerini özledi, kulaklarımda sesin çınladı, ellerim yazmaya başladı. Kalem nereye gidecekse bu saçma sapan sözcükler ama bu gerçek seni çok seviyorum her şeyden vazgeçecek kadar...

Vefa semt adı mıdır yoksa zaaf mıdır bilemiyorum, bildiğim bir şey seni tanımadan öncesine kadar vefalı insan değildim. Günümü gün ederdim, yazarak çizerek, yazmayı yazılmak olarak görenlere inat ve Ecevit dönemi öğretmenlerimizden kalan Türkçe ile şimdi o öğretmenleri özlüyorum sensiz kaldığımı özlediğim gibi...

İnan ki klasik sözlere kötü seksen dönemi filmlerine Yılmaz Güney'in hiç konuşmayan filmlerine ve içimdeki yazılmaya bekleyen kelimelere yemin ederim ki, sen iste zaaflarımdan birisi olan vefayı önüne sereceğim, aşk olarak, sevda olarak can olarak.

Bak şimdi Ata Demirel büklüm büklüm'ü söylüyor yeniden gözlerimin içine duman yerine sen kaçıyorsun vefa olarak akıyorsun söz verdiğim gibi cümlemin başında söylüyorum yazmak içindi dinlemeye çalışmam canan içimde can olmaya çalıştığım gibi...

Efsane Etrafoğulları

2 yorum:

Yorum yapmak ve siteye üye olmak isteyenler, Gmail hesabı ile siteye üye olabilir, Sitede yorum bölümünde, “yorumlama biçimi” yazan butondan “Google hesabı” yazanı seçerek yorumunuzu yazabilirsiniz.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.